Onların aşkı kavgayla başladı

MHP Ankara Milletvekili Erkan Haberal ve eşi Ceylan Haberal’ın evliliği, “Büyük aşklar kavgayla başlar” sözüne örnek gibi. Erkan Haberal babasının Ergenekon’dan tutuklu olduğu yıllarda Kanal B yönetimine geçmiş. Kanalda çalışan Ceylan Haberal, daha önce tanışmadığı Erkan Haberal’ı bahçede görüp kuşkulanınca güvenliğe şikâyet etmiş. Bir süre sonra da programı Erkan Haberal tarafından yayından kaldırılmış.

Ceylan Haberal, büyük bir bahçede köpeklerle birlikte karşıladı bizi. Evin duvarlarında evin 4 yaşındaki kızı Mina ve 2 yaşındaki kızı Kayra’nın babaları tarafından çekilen dev fotoğrafları asılı. Cenk ile tanışıyoruz. Cenk, Ceylan Haberal’ın serebral palsi (SP) hastası ağabeyi. Yeğenlerini ve evin diğer sakinlerini soruyorum, sıcacık bir gülümseme ile yanıt veriyor. Erkan Haberal 10 yılda kendisi yapmış evi. Projesinden işçiliğine kadar her şeyiyle kendisi ilgilenmiş.

CEYLAN HANIM, O SİZİN PATRONUNUZ

Ceylan Haberal: Ergenekon süreci, Erkan yönetime geçmek durumunda kaldı. Rahat bir insandım ben, o gelene kadar. Henüz hiç karşılaşmamıştık. Hiç olmayan şeyler olmaya başladı. Yayından çıkıyorum birisi gelip ‘Saçın bir daha böyle olmasın’ diyor. Bir sonraki gün başka birisi, ‘Yönetim makyajının böyle olmasını istemiyor’ direktifini veriyor. Ben tüm bunların Erkan ile ilgili olduğundan, bana sinir olan birinin varlığından haberdar değilim. Şaşıp kalıyorum haliyle. Birkaç hafta böyle geçti. Bir gün bahçede biri şaibeli şaibeli geziniyor; daha önce hiç görmediğim biri. Doğruca güvenliklere gidip ‘Hareketleri, tipi, tavrı hoşuma gitmeyen biri var. Kimdir, nedir sorar mısınız’ dedim. Güvenlikçi arkadaşların bana bakışlarını hiç unutmuyorum. Biraz tebessümle ama çokça şaşkınlıkla, ‘Ceylan Hanım isterseniz rahatsız olmayın. O sizin patronunuz’ dediler. Erkan’ı ilk o gün, güvenliklere şikâyet ettiğimde gördüm.

Erkan Haberal: Beni güvenlikçi arkadaşlara şikâyet etmiş sağ olsun. Şaibeli bulmuş hal ve hareketlerimi. Neyse ki sonra orta yolu bulduk.

ASIL SEN NE YAPACAKSIN

Ceylan Haberal: Bir sabah kalktım kanala gittim. Hayvan haklarıyla ilgili yaptığım programın yayından kaldırıldığını öğrendim. Erkan programımı kaldırdı. Ben henüz Erkan’ın kararı olduğunu bilmiyorum. Toplantıya çağırıldım. Erkan bana orada, ‘Senin programını kaldırdık. Şimdi ne yapacaksın’ dedi. Toplantıdan önce aşağıya iki yavru köpek getirdiğini gördüm. Odaya kapatmışlar, açlar mı susuzlar mı bilmiyorum. Toplantıya girdiğimde zaten çok sinirliydim. Erkan, ‘Şimdi ne yapacaksın’ der demez tutamadım kendimi, ‘Aşağıya iki köpek kapatmışsın. Asıl sen söyle, ne yapacaksın onları’ dedim. Cevabıma sinirlendi, kapattı önündeki dosyayı, bitirdi toplantıyı.

EN BÜYÜK ORTAK YÖNÜMÜZ

Birkaç saat sonra kanalda karşılaştık ve evde bir köpeği daha olduğunu, onu da getirmek istediğini söyledi. Bunun üzerine biz kediler köpekler üzerine bir sohbete başladık. O gergin toplantıda aslında karşılıklı bir şey yakalamıştık: Hayvan sevgisi... Belki de büyük ortak yönümüz. Dağda köpek kovaladık, kampustaki hayvanları ilaçladık, pire, böcek derken görüşmeye başladık. Ergenekon zamanı, zor bir dönemdi. Bazen iki hafta haber alamıyorum. Suratı beş karış, mutsuz.

ANKARA’YA BİRLİKTE YOLCULUK
Büyük aşklar kavgayla başlar dedirten bir süreç... İlişkinin adını ne zaman koydunuz?
Ceylan Haberal: İstanbul’da olduğunu, görüşe gittiğini bildiğim bir hafta sonuydu. Ailemizden birinin de İstanbul’da düğünü vardı. Normalde düğünlerden nefret ederim ama bahane değil mi, Ankara’dan düğüne İstanbul’a gittim. Düğün bitti hemen Erkan’a mesaj attım ‘İstanbul’dayım görüşelim mi’ diye. Çok yoğun olduğunu, Ankara’ya birlikte dönebileceğimizi söyledi. Arabada rahmetli Deniz Bölükbaşı, ben, Erkan Ankara’ya döndük. Yine çok romantik bir an canlanmasın gözünüzde. O yolculuğun ardından da sevgili olduk. İyi ki de gitmişim. Öyle ki, ilişkimizin başlangıcını bile düğünü esas alarak belirledik. Ekim ayıydı.

BAKICIYA DA SERVİSE DE KARŞI
Bir gününüz nasıl geçiyor? 2 çocuk, köpekler, kediler...
Ceylan Haberal: Sabah erken başlıyor. Mina 4, Kayra 2 yaşında. Mina’nın saat 8’de evden çıkması gerekiyor. Bazen Erkan bırakıyor, bazen ben bırakıyorum okula. Sürekli çocuklarla ilgileniyorum, sürekli evdeyim. Ev keyifli ama yorucu. Yardım eden yok, bakıcı yok, servise de karşıyız; Erkan Bey istemedi. Bir kedimiz hasta, onu her gün veterinere götürüyorum. Sonra seramik atölyeme geçiyorum. Günlük 1.5 saatlik yoga pratiğim var. Onu yapıp, kızları almaya gidiyorum. En iyi ihtimalle saat 17.00’de eve dönüyoruz. Her akşam iki saat yolda geçiyor. Eve geldikten sonra artık onlar ne isterse.

Çocukların bakımında yardımcı olur mu, ilgili bir baba mıdır?

Hiç yalnız bırakmadı beni. Biz şu an 4 kişi yatıyoruz. Sabaha karşı da gelse gece yarısı da gelse 5 gün uykusuz da gelse hep çocukların başındaydı. Bir tek alt açma sahnelerinde hep kaçar, bir bakarsınız yok. Pazar günü kahvaltılarını ettirir, ilgilenir; kızlar da kendisine âşık zaten.

Yemeklerle aranız nasıl? Erkan Haberal mutfağa girer mi?

Yemek yapmayı beceremiyorum. Erkan geleneksel yemekleri sever, ben ise vejetaryenim. Ispanağı çiğ çiğ doğrar biraz soslar yerim. Yemek konusunda anlaşmamız mümkün değil. Yemekle pek aram yok. Restorana gitmek istediğimizde hep sorun. Ben arada sırada balık yerim o nedenle balık restoranlarını tercih ederiz. Erkan mutfakta kendi sevdiği şeyleri yapar. Pazar sabahları kahvaltı hazırlar.”

BÜTÜN ANKARA'YI İSTEDİN, BİR BEN KALDIM

Ceylan Haberal: Erkan ile 10 yıldır birlikteyiz. 2015 yılındaki seçim öncesi adaylar açıklandığında evlenmeye karar vermemiştik daha. Yaklaşık beş yıllık sevgiliyiz, Erkan sürekli aile büyüğü olarak birilerini istemeye, yüzük takmaya gidiyor. ‘Bütün Ankara’yı istedin bir ben kaldım’ dedim. O da belli ki hazırlanmış, ‘Evlenelim’ dedi, şaka yapıyor zannettim. Akşam yemeğe gidecektik, önce bizim eve uğramak istedi. Annem ile ağabeyim kapıyı açtı, samimiyetleri de yok. Yüzüğü çıkardı cebinden, herkes şaşkın. Anneme dönüp, ‘Kızına yüzük takıyorum. Bir şey yapar mısın, bir tepki ver’ dedi. Düğünleri sevmem, 5 yıl önce, 2 Nisan 2015’te Paris’te konsoloslukta evlendik.
Türkiye’ye döndük, evleneli birkaç gün olmuş sabah saat 05.00-06.00 civarı kapı çaldı. Polisler eşimi gözaltına alıp İstanbul’a ifadeye götürdüler. Akşam Ankara’ya dönecek, havaalanına gittim. Bir sürü adamla birlikte Erkan’ı bekliyoruz. Erkan’ı gördüm arabadan indim. Beni gördü. Ne yapsa beğenirsiniz? Sanki hiç evlenmemişiz gibi elimi sıktı ve devam etti. Dünyanın en resmi el sıkışması olabilir. Şaka gibiydi. Evlendiğimizi unuttuğunu düşündüm. ‘O kadar erkeğin arasında ne işi var’ diye düşünmüş. Yani aslında oraya gitmeme sinirlenmiş. Çok farklı karakterleriz. Ancak laf olsun diye söylemiyorum, aramızda gerçekten inanılmaz bir bağ var. Birbirimizin ne demek istediğini bir bakışımızdan anlarız. Bir kitapta aynı noktaya takılırız. O bağ benim tüm olmaz dediklerimi yıktı. Siyasetçiyle evleneceğimi ve böylesine ciddi bir eşimin olacağını hiç düşünmemiştim.

KILIBIK BİR ADAMIM
Hiç tanımayan birine eşinizi nasıl anlatırsınız? Tartışmalar nasıl noktalanır?
Ceylan Haberal: Öncelikle Erkan iyidir. Belki de bu yüzden bu kadar sert görünüyor. Ben de iyi bir insanım ama hep düşünüyorum ‘Onun kadar iyi olabilir miyim’ diye; olamam. Hiçbir şeyin altında art niyet aramaz, bazı şeyler ‘geliyorum’ dese bile aramaz. Bu yönü hep bana enteresan gelmiştir. Çabuk parlar, beş dakikada geçer. Sevgi dolu olduğunu anlatmama gerek yok sanırım.
Erkan Haberal: Ben kılıbık bir adamım. Hanım ne derse o olur.

HAMİLEYKEN DÜŞTÜM, GELMEDİ
Ceylan Haberal: Takıntılı şekilde çok çalışır. Seçim zamanı hamileyim. Köpek gezdirirken düştüm. Annem Erkan’ı aramış. Yayına çıkacak, ben biliyorum gelmeyeceğini ama annem bilmiyor tabii. Erkan hemen eve iki arkadaşını yollamış. Onları gören annem inanamadı. Erkan ne olursa olsun bir işi varsa onu bırakıp gelmez. Erkan evimizin ciddi yüzü. Hatta çok ciddi bence. Biz onunla sırt çantasını alıp dünya turuna da çıkabiliriz, dağ tepe yapıp oralarda da kalabiliriz. Ancak işinden dolayı rahat değil. Ben deli dolu biriyim.

BANA KATLANDIĞINA GÖRE SABIRLI
Ceylan Haberal Başkent Üniversitesi’nde seramik kursuna gitmiş. Evin hemen her köşesinde el emeği seramikler var. “Evin en güzel köşesi” diyerek Erkan Haberal bizi eşinin seramik atölyesi haline getirdiği bölüme alıyor: “Eşimin en mutlu olduğu yerlerden biri, elbette evin en güzel köşesi olacaktı.” Erkan Haberal’ın gözü, fotoğraf çekiminde eşinin üzerinde. Takılmadan edemiyor, “Manken gibi poz veriyorsun” diyor ve sonra bana dönüp “Çok yaratıcı bir kadın” diye ekliyor.

'BABAM EN ÇOK YOGA SEVER'
Ceylan Haberal, 15 yıldır yaptığı yogayla ilgili bir anı anlatıyor: “Mina’ya geçen yıl kreşte anne-babanızla en çok ne yapmayı seversiniz diye soruluyor. Mina en çok babasıyla yoga yapmayı sevdiğini, babasının da yoga yapmaya bayıldığını söylüyor. Veliler kulaktan kulağa, ‘Aaa duydunuz mu Erkan Bey en çok yoga yapmayı seviyormuş’u yayıyor. Düşünebiliyor musunuz, böyle bıyıklı arkadaşlar, inanılmaz bir ciddiyet ve yoga.”

FOTOĞRAFLARI GÖRSENİZ

Evin dört bir yanı Erkan Haberal’ın çektiği fotoğraflarla renklenmiş. Çalışma odasında hevesle profesyonel fotoğraf makinelerini, dronu gösteriyor Erkan Haberal. En çok çocukların fotoğraflarını çekiyormuş. Ceylan Haberal, “Fotoğraflara baksanız çocukları babası büyütmüş, anne arada gelip ziyaret etmiş dersiniz” diyor. Erkan Haberal hemen Ceylan Haberal ile fotoğrafımızı çekerek konuyu dağıtıyor.

9 KÖPEK, 3 KEDİ

Haberal çifti evlerini hepsi sokaktan sahiplenilmiş 9 köpek, 3 kedi ile paylaşıyor. Epilepsi hastası olan köpekleri Karam 15 gündür kayıpmış. 14 yıldır Haberal çiftinin can dostu olan Karam’ın yokluğu derinden sarsmış çifti. “Günlük alması gereken ilaçları vardı” diyor Ceylan Haberal. Duman, Bızdık ve Sarışın ise evin kedileri. Sarışın kanser hastası. Ceylan Haberal elleriyle besliyor. Erkan Haberal, Sarışın’ı eşinin büyük bir fedakârlıkla yaşattığını söylüyor.

Başkent Üniversitesi’nin kampusunda da sokaktan kurtardıkları 100’ü aşkın köpeğe bakıyorlar. Kampustaki canlarla ilgili şikâyetler gelince, Ceylan Haberal arkadaşlarıyla birlikte bahçeli bir ev kiralamış ve bir bakıcı tutmuşlar. Daha sonra o köpekler törenle kampusa geri dönmüş. Nasıl mı? Ceylan Haberal anlatsın: “Erkan’dan hiçbir konuda torpil istemedim ama o köpekler için istedim. Hepsi kısırlaştırıldı, aşılandı. Onları kütüphane dahil her yerde görebilirsiniz.”

SESLENDİRME, TELEVİZYON, YOGA

Ceylan Haberal, “Bulgaristan göçmeniyiz. Başkent Üniversitesi’nde iktisat okudum. İlkokul yıllarından üniversiteye kadar TRT’de Çocuk Saati’nde seslendirme yaptım. Kanal B’de dış haberler ve hayvan hakları programları hazırlıyordum. Evlenmeden bir arkadaşımla yoga stüdyosu açmıştık. Şimdi aktif değilim, eğitimlere gidiyorum” diyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.