"Biz hizmetleri kendimiz için değil kentimizin menfaatleri için yapıyoruz"

Trabzon Büyükşehir Belediye Meclis Başkan Vekili Atilla Ataman’dan bomba gibi sözler…
 
Trabzon Büyükşehir Belediye Meclis Başkan Vekili Atilla Ataman, son günlerde tartışılan konulara son noktayı koydu. Başkan Vekili Ataman, “Bu şehirde hizmetleri engellemek isteyenler var. Ama hiç kimse bizi durdurmaz. Aynı kararlılıkla aynı azimle çalışmaya devam edeceğiz. Biz hizmetleri kendimiz için değil kentimizin menfaatleri için yapıyoruz” mesajı verdi
 Trabzon Büyükşehir Belediyesi Meclis başkan Vekili Atilla Ataman kendisine yöneltilen sorulara dobra dobra cevap verdi. İşte o sorular ve cevapları….
 
-Trabzon Büyükşehir Belediyesinin bu dönemde önemli bir altyapı yatırımı var. Trabzon’da 5’i bir yerde çalışmalar yürütülüyor. Zahmetli bir iş. Sıkıntılı bir iş çünkü altyapı vatandaşın çokta fazla görsellik anlamında görmediği bir konu. Zaman zaman yollar kırılıyor aracı olanda yaya olanda bununla iliği sıkıntı yaşıyor. Zaman zaman su kesintileri oluyor. Bunun geri dönüşümü nasıl oluyor size. Sonuçta büyük bir risk. Bu riski nasıl göze aldınız?
 
Ben öncelikle geçtiğimiz günlerde hakkın rahmetine kavuşan merhum Özdemir Bayraktar’ı anarak başlamak istiyorum. Kendisi ülkemiz için çok önemli hizmetlerde bulunmuş bir isimdir. İHA SİHA ve son dönemde savunma sanayiinde ki ciddi hamleleri hamisi pozisyonundaki büyüğümüzü rahmetle anarak ve yakınlarına da baş sağlığı dileyerek başlamak istiyorum.
BU ŞEHİRDE YAŞAMAK İÇİN ALTYAPI ŞART
Şimdi biraz espriyle karışık ben bunu birkaç kez dile getirdim. Eğer yöneticiyseniz, eğer sorumluluk sahibiyseniz, eğer kamuyu yönlendiriyor ve kamu kaynaklarını kullanıyorsanız yerin altını da düşünerek hareket etmeniz lazım. Ona göre de yatırım yapmanız lazım. Bu yerin altından ne anlaşıldığı da ortada. Bizim burada tabi temel espri Sayın Büyükşehir Belediye başkanımıza da ben bu espriyle karışık söylemiştim. Bu şehirde yaşanabilmesi için, şehir olunabilmesi için altyapı şart. Diğer türlü zaten kırsal alanda kalıyorsunuz. Fosseptik çukurlarıyla falan idare eder gidersiniz. Eğer şehir olacaksanız, şehir olan, kent olan yani sur içinde ki uygulamaları daha bundan bin yıl, iki bin yıl, üç bin yıl önce yapılan işleri sizin de yapmanız lazım. Atıklardan kurtulmalı, temiz su kaynağına kavuşmalı, şehrin insani yaşam şartlarını oluşturmak durumundasınız. Şimdi buna haberleşmeyi de eklediğinizde çok ciddi bir maliyet ve portföy önünüze çıkıyor. Doğal olarak bu işlerin altına girmek için seçim hesabı oy hesabı yapmamak lazım. Büyükşehir Belediye Başkanımızın bu manada bu şehrin bir parçası olarak, bu şehrin bir evladı olarak, bende çocuklarımın da şehir yaşıyor olması hasebiyle kendisine minnettarım. Bu kolay kolay alınacak bir karar değildi. Çok kısa sürede de bu tür yatırımlar için yani çok uzun sürelerin ön görüldüğü bu tür yatırımlar için hele Trabzon’un topoğrafik yapısını da göz önüne aldığınızda hakikaten çok kısa sürede mesafe aldığımız işler oldu. Olmaya da devam ediyor.
YAPILAN İŞLERİN MEYVELERİNİ GÖRMEYE BAŞLADIK
Çok şükür umut ediyorum ki zaten bu işin meyveleri de yavaş yavaş görünmeye başladık. Uzunsokak’tan başladı, Kunduracılar’da devam ediyor. Bu şehrin muhtelif yerlerinde Kalkınma’da, Pelitli’de, Beşirli’de devam ediyor. İlçelerde devam ediyor. Bunları yapmamız lazımdı. Bunlar bekletildiği için bu günlere gelinmiş. Ama bunların ödülü her zaman alkış olmaya bilir. Ağzımızı açtığımızda bizden önceki dönemde bu işler konuşulduğunda Orhan Karakullukçu’nun döneminde yapıldı. Ondan sonra yapılmadı derler. Ama Orhan Karakullukçu’da ilk seçimde kaybettirilir. Yani Burada da seçim hesabı oy hesabı yapmadan bu işlerin altına girmek lazım. Hem bu işleri yapıp hem de şehirde ciddi manada destek görüyor olması da sayın büyükşehir belediye başkanımızın ciddi manada şansı olmuştur. Hak ettiği bir şanstır aynı zamanda. Yani sıkıntı çekiliyor anlık sıkıntılar çekiliyor. Zaten bizim insanlarımız anlık tepkilidir. O tepkiyi veriyor ama ondan sonra iyi şeyleri görünce de takdir ediyor. Bu takdirin artarak devam edeceğini düşünüyorum ve çok ciddi geri dönüşleri de var. Çok sempatik hakikaten moral değerleri yükselten dönüşler oluyor. Ben büyükşehir belediye başkanımızla da sokağa çıkıyorum. Bu şehri yönetirken sokakta çarşıda bir başına gezebilmek önemli. Biz bu yapıyoruz şuanda. Orada olumsuz şeyler varsa onları da gçörüyoruz. Olumlu şeylerinde geri dönüşleri oluyor. Ben memnunum.
 
-Bazı işlerin yavaş ilendiği söyleniyor siz neler söyleyeceksiniz?
 
Bu işlerin yavaş ilerlediği falan yok. Beş işi bir arada yapıyoruz. Doğal olarak burada 20 gün 15 gün vatandaş çamurda kalmasın diye açtığınız yeri kapatıp yeniden açmak durumunda kalıyorsunuz. Bu iş kalemleri kağıt ortamında bilgisayarda ya da simülasyon üzerinde yapılan işler değildir. Neticede inşaat yapıyorsunuz. Trabzon’un bazı yerlerinde 3 metreye düşen sokak genişliklerinde bu işi yapmaya çalışıyorsunuz. Düşünün günde binlerce nüfusun hareket ettiği Uzunsokak ve Kunduracılar caddesinde bu işi yapıyorsunuz. Doğal olarak bu işlerin en az zarar vererek yapılabilmesi önemli. Oralarda akla getirilemeyecek işler yapılıyor. Buralar doğalgaza kavuşuyor, fiber altyapıya kavuşuyor. Bunun yanında yağmursuyu, içme suyu ve kanalizasyon hatlarına kavuşuyor.
 
-Bu çalışmalar sonucunda bazı binalara hidrofor takılması zorunluluğu oluştu. Bundan önce bu binalarda böyle zorunluluk yok muydu da şimdi böyle bir zorunluluk ortaya çıktı?
 
ÇOK BÜYÜK SORUNMUŞ GİBİ ALGI YARATIYORLAR
40 tane binada böyle bir şey çıktı zorunluluk oluştu değil. Eğer siz şehirde yaşıyorsanız, yapı kullanma izni alabilmeniz için binanızın deposunun mutlaka olması lazım. Depolu olan binada da mutlaka hidrofor olması lazım. Yani suyu basacak bir düzeneğin olması lazım. Adı hidrofor olur başka bir şey olur. Bu zorunluluktur. Bu zorunluluktan kaçınıldığında ya da bu zorunluluk aranılmadan yapı kullanma belgesi verildiğinde netice itibariyle böyle bir durumla da karşılaşırsınız. İşin kritik tarafı şu, bu şehirde 3 bin yeni bina, canlandırmaya alındı. Yani yeni hatlarda su verildi. Daha bu sayı sokak sokak, cadde cadde devam ediyor. Bu 3 bin binadan sadece 40 binada mevcut basınç değerleriyle birlikte yüksek katlara suyun erişmediği şikayeti geldi. Şimdi bu binalarda 2 türlü depo olmak zorunda. Bir ana şebekede kaçak kayıp oranlarının düşmesi için yani 10 bar basınçla oraya su verdiğinizde 30 metre yüksekten 13 bara çıkar evler de bir tane beyaz eşya kalmaz. Evlerde sağlam musluk kalmaz. Bu basınç değerlerinin ölçülmesi lazım. Şuanda daha önceden 7-8-9-10-12 bar verilen yerler vardır. Vardır ki Trabzon’da ki kayıp kaçak oranı yüzde 60 idi. Şimdi önümüzde ki dönemlerde kayıp kaçak oranlarının şehir olan yerlerde yüzde 20’nin altına düşürülmesi zorunluluğu getirildi zaten. Şimdi siz uygun tesisatla birlikte işinizi yapmışsınız evde depo ve hidrofor olmadığı için bazı evlerin alt katlarında basınç düşürücüler aynı binaların üst katlarında özel bir iki kata bile hitap eden özel hidroforlara denk geldik. Şimdi siz şebekenizi yeniliyorsunuz. Doğal olarak bu şebeke üzerinden değerleri zorlayarak mevcut değerler üzerinden suyu veriyorsunuz. Buna rağmen üst katlara su çıkmadığında bu sistemin ya da projenin sorunu olabilir mi? Bu apartmanın sorunudur ve giderilmelidir. Kaldı ki bizim normal değerlerde verdiğimiz suda 40 binada bu sorun ortaya çıkmıştır. Şimdi bu çok büyük sorunmuş gibi algı yaratılıyor. Bunun üzerinden resmen belediyeye saldırıldı. Hiç kimse dönüp te bu binaların içme suyu depolarının olması lazım geldiğini ve bu depolardan suyun basılması lazım geldiği yani yasal zorunluluk olduğu göz önüne alınmadı. Birde bunun başka bir türlü avantajı var. Bazı çalışmalar neticesinde oluşacak su kesintilerinde bu depolardan 2 gün idare edecekler. Yani bu bir gereklilik, bir ihtiyaç. Bunu yapmak yerine bütün şebekeyi, bütün değerleri hatta yani bu binalardan üst katlarına 40 binaya su verilsin diye belki 400 binaya basınç kırıcı takılması gerecek. O tarafa geçmediğimiz için bunu kimse konuşmuyor. Mesele sadece bu şekildedir. Ortada da herhangi bir sorun yoktur. Yapılması gereken işler sorumlular tarafından yapılmıştır.
 
 -Trabzon’da 6 il başkanı bir araya gelerek dere yatağında otogar yapılmaz diye açıklamalarda bulunuyor. Aslında baktığımızda gerçekten dere yatağında bir yerleşkenin yapılması doğru olmadığı şeklinde bir düşünce hasıl oluyor. Buna rağmen neden belediye illede yer olarak Değirmendere’de otogar yapmak istiyor?

OTOGARDAKİLER YAŞASIN AMA
HERKEZ ÖLSÜN MÜ İSTİYORLAR
Trabzon’u Harran Ovası’na taşıyamadığımıza göre mevcut coğrafyayı değerlendirmek zorundayız. Trabzon’u Erzurum Ovası’na taşıyamadığımıza göre mevcut coğrafyayı değerlendirmek zorundayız. Bir defa prensip olarak bir mühendisin dere yatağına denizin ortasına bina yapılmaz demesi abes olur. Mühendislik dediğiniz şey zaten o zor olanı yapmaktır. Ama bunun dezavantajlarını da ortadan kaldırmakta mühendisliğin görevidir. Ne hikmetse Allah Razı olsun bir açılışta karşılaştım İnşaat Odası Başkanımız gelip bana teşekkür etti. Yaptığımız konuşma nedeniyle. Artvin’den Hopa’dan hatta Sarp’tan İstanbul’a kadar Karadeniz Bölgesinin tamamı yerleşim yani il ilçe merkezlerimizin tamamı dere yataklarındadır. Burada ben Japonya örneğini veriyorum. Japonya’nın tamamında da aşağı yukarı deprem sorunu vardır. Japonya’da şimdi deprem sorunu var diye Japonlar bina yapmıyor mu? Dere yatağında yapılaşma yapılmaması çok doğru bir şeydir, ancak dere yatağında yapılaşmanız varsa burada taşkını önlemek daha doğru bir şeydir. Yani iki meseleyi bir birine karıştırmamak lazım. Şimdi otogar binası Değirmendere dere yatağına yapılacak. Belki 2 bin tane 2 bin 500 tane binadan sadece birisi. Maçka’dan aşağıya sayın binaların sayısını sadece birisi. Yani şimdi bu 6 il başkanımız Allah hepsinden razı olsun. Şunu mu diyorlar? Buraya otogar yapmayın, şuradaki camide insanlar sele kapılırsa ölebilir. Burada beledinin şuanda kullandığı bir yer var burada belediye işçileri de ölebilir. Bütün Değirmendere Sanayisi bu derenin alt kotundan iki metre daha aşağıda olduğu halde bunlar ölebilir ama yeni yapılacak otogardakilere bir şey olmasın mı diyoruz. Ya bu nasıl bir akıl. Biz burada kret kodlarının 500 yıllık değerlendirmelerle birlikte sel kotunu, taşkın kotunu da hesaba katarak bir çalışma yapıyoruz. Japonya’da deprem bölgesinde nasıl insanlar depreme dayanıklı konutları yapıyorsa siz Maçka’yı, Değirmendere’yi Vakfıkebir’i Of’u Solaklı yatağından çıkaramayacağız gibi Araklı’yı Karadere Yatağından çıkaramayacağız gibi bu derelerde ki taşkınları önlemekle görevlisiniz sorumlusunuz. Kaldı ki son yıllarda hakikaten gözle görülür bir şekilde taşkınların önlenmesine yönelik ciddi tedbirler alınıyor. Hatta yan derelerde bariyerler oluşturularak ciddi önlemler alınıyor. Değirmendere’de uzun yıllara sari taşkın hesapları da yapılarak ilave olarak bu otogar yerinden bağımsız olarak tedbirlerin alınması gerekiyor. Mesele bu kadar basit. Bunu sadece orada değil Trabzon’un her yerinde almak zorundasın. Mühendislik olarak ta bu tedbirlere göre inşaatınızı yaparsınız. Bu Trabzon’da yeni bir otogar yapılmasın ya da mevcut otogar yerinde kalsın kavgasından başka bir şey değil. Yani siz burada bu tesisler olduğuna göre kaldı ki orada ki sanayinin tamimiyle taşınması yönünde Büyükşehir Belediye Başkanımızın öncelikli projelerinden birisidir. Yani şehrin o bölgesinin başkaca amaçlarla kullanılmasının oradaki sanayinin başka uygun bir bölgeye taşınması da öncelikli projelerinden birisidir. Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz ettiği projelerden birisidir. Belki de o dere yatağı su sporları için veya başka amaçlar için kullanılacak yani Trabzon’un gözde yerlerinden birisi haline gelecek inşallah.
 
 -Başkan Zorluoğlu’nun Valilkikten gelmesi nedeniyle belediyeyi bir siyasetçiden ziyade bir bürokrat gibi yönettiği ve zaman zamanda siyasetten kopuk olduğuna dair eleştiriler yapılıyor. Sizin bu hakkında ki düşünceleriniz nelerdir?
 
BAŞKAN ZORLUOĞLU GAYET İYİ GİDİYOR
Trabzon’da 64.61 oyla belediye başkanı seçilmiş ve halen sokakta gezerken pop star gibi karşılanan bir belediye başkanı için bu değerlendirmeyi kabul edebilmek mümkün değildir. Hiçte öyle değil. Gayet iyi götürüyor. Siyaset yapmak sadece popülizm yapmaksa orada eksiklikleri var. Ama siyaset yapmak bu memlekete hizmet etmekse orada bir noksanlığını ben görmedim. Gayet te iyi gidiyor. Ben siyasetten gelmişim belki benim kadar vatandaşa ayıracak vakti kalmıyor. Çünkü para bulmak zorunda, insanı yönetmek zorunda, zamanı yönetmek zorunda. Bunları yaparken de ben şuana kadar önemli bir oranda eksikliğini yada herhangi bir siyasi faaliyetten geri durduğunu da hiç görmedim. Maşallahı var gayet güzel.
 
-Sizde sayın Cumhurbaşkanı ile zaman zaman görüşüyorsunuz. Hatta zaman zamanı sık sık olarak ta değerlendirebiliriz. Trabzon’la ilgili ne düşünüyor, sayın Murat Zorluoğlu ile ilgili yorumları neler?
 
EKİBİN BİR PARÇASI OLMAKTAN MUTLUYUM
Ne Sayın Cumhurbaşkanımız böyle bir şeye girer nede ben böyle bir şey sorarım. Benimde Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşmem Trabzon’a geliş gidişiyle sınırlıdır. Ziyarete gelmesi siyasi içerikli şeyler değildir. Ben bugünde söylüyorum yarında söylüyorum. Bizim ilişkimiz yani benim duruşum ve sayın Cumhurbaşkanımızdan da aldığım elektrik abi kardeş ilişkisi siyasi ilişkiden öte bir şeydir. Ama ekibinin bir parçası olmaktan partisinin mensubu olmaktan büyük keyif alıyorum. Buna ülkenin de ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Biz idealist insanlar olarak geldik. İdeolojik bir temelimiz altyapımız var. Ona uygun, dünya görüşüme uygun, fıtratıma uygun. Lider eksenli davranmaya alışkınız. Sayın Cumhurbaşkanımızın tanık olduğum Trabzon hakkındaki değerlendirmelerinde çok güzel ve çok iyi. Zaten sayın cumhurbaşkanımız sokağa bilen sokağı dinleyen, sokağa bakan bir kişilik. Şimdi yerel yönetimlerin yaptığı anketten yüzde 68 memnuniyet oranı çıkmış. Bu çok güzel çok keyifli bir rakam.
Millet bizden memnun. Bizde yapılan işlerden memnunuz. Bu işin başındaki de Büyükşehir Belediye Başkanımızdır. Bu işin en memnun olanı da Sayın Cumhurbaşkanımız olacaktır. Tabi orada ölçü yarın öbür gün sandık olur. Sandığa giderken b u performansı oya dönüştürerek gidebilmek önemli. Bunun içinde Ak Parti Kadrolarının il teşkilatının duruşunun sempatisinin yeterince olduğunu düşünüyorum. Bu meselelerin altından rahatlıkla çıkacağını ön görüyorum. Kendi adına oy istemeyecek Trabzonlu hemşeriniz olarak ta partime oy isterken de çok rahat hareket ederim. Ben bir sorun yaşanacağını görmüyorum. Ciddi bir oy oranının da bizi beklediğini ön görüyorum. Ümid ediyorum ve hak ettiğimizi de düşünüyorum. AK partinin de bunu hak ettiğini düşünüyorum.
 
 -Mecliste ki konuşmanızda sayın Murat Zorluoğlu’nun yıpratılmak istendiğini kentin kendi değerlerini tek tek yok ettiğini anlattınız. Uzun yıllardır meclisi takip ediyoruz. Bu tarzda bir biz rastlamamıştık. Örnekler de verdiniz kim ve neden bu değerleri yok etme çabası içine giriyor. Bunlar kimin düşmanları? Bu şehrin değerlerine, kente hizmet edenlere tabiri caizse operasyon çekmek bu kadar kolay mı? Buna nasıl dur diyebiliriz?
 
ŞEHRİN UFALTILMAYA ÇALIŞILARAK YÖNETİLME
GAYRETİ İÇERİSİNDE OLUNULDUĞUNU GÖRÜYORUM
O ortamda o psikolojiyle yapılmış ama bugün halen daha arkasında durduğum cümleler kurmuştum. Bu sadece Büyükşehir Belediye Başkanımız Murat Zorluoğlu ile ilgili sınırlı bir tepki değildi. Yani ben Rahmetli Faik Ahmet Barutçu’dan başlayarak bu süreci anlattım. Orhan Karakullukçu’dan başlayarak bu süreci anlattım. Şehrin sermaye sahiplerini, şehrin kültür sahiplerini, şehrin zadelerinin küstürüldüğünü, şehrin sanatçılarının küstürüldüğünü şehrin ufaltılmaya çalışılarak yönetilme gayreti içerisinde olunulduğunu, hâlbuki şehrin büyümesi gerektiğini, Trabzon’un sanayi merkezi olan, ticaret merkezi olan Trabzon’un pek çok ihtiyacını bugün Samsun’dan karşıladığını ben görüyorum. Türkiye’de ki sanatçıların yüzde 45-50’si Trabzonlu iken, Trabzon’da sanatsal faaliyetlerin çok azaldığını ben görüyorum. Bunu hepimiz görüyoruz. Şehrin iş gücünün kaçtığını, entelektüel beyaz yakalısının şehri terk ettiğini hep birlikte görüyoruz. Yani bu şehirde İngilizce bilen ilanı yoksa oturup düşünmemiz lazım. Sanayi şehri olan Trabzon’da bugün tamirci kalmamışsa bunun hesabını yapmak durumundayız. Bu şehrin kendi potansiyeline uygun olarak büyümesi lazım. Ancak şehrin son 50 yılında aşağıya doğrum çeken anlayışı kendim 12 yıldır görüyorum. Orada ben siyasi konuşmadığımı söylemek için not aldığımı da belirttim. Bu mesele Trabzon içerikli bir meseledir. Bu meseleyi daha büyük ölçeğe getirdiğinizde Türkiye ölçeğinde benzer şey vardır. Yani yönetebilmek işin içinde dahli olabilmek adına, yani insanları küstürmenin bu işin dışına itmenin bir mantığı olmasa gerek. Bu bir noktada benim ölçüme göre örtülü ihanettir. Yani şehrin değerlerine sahip çıkmak şehrin sermayesine sahip çıkmak insanına sahip çıkmak anonim hareketleri desteklemek varken yani o şöyle bu böyle, kimse kendi iyiliği üzerinden değil başkalarının kötülüğü üzerinden kendisini büyütmeye çalışan insanların şehrimize büyük kötülük yaptığını ön görüyorum. Bunun A-B-C-D partilisi yok.
 
-Kim ve neden bu değerleri yok etme çabası içine giriyor?
 
BEN TOPYEKÛN KRAL ÇIPLAK DEDİM
Açık ve net; Ben yöneteyim gayreti ben istifade edeyim gayreti var. Biz anlayışı yok. Ben yıllarca böyle davrandım. Ben buradan şöyle rantlandım ben buradan şu şekilde statü elde ettim. Ben bu statülerimi kaybetmek istemiyorum ya da bu ticari kabiliyetimi kaybetmek istemiyorum. Ben bu işin içinde yoksam sende olma ya da onlarda olmasın. Kendilerinin daha iyi olduğu sistemde her meslekte bu var. Ben topyekûn kral çıplak dedim. Dediğim o lafımın arkasındayım. Gerekirse defalarca söylerim. Önemli olan ben bu şehre hizmet ediyorum. Bu şehir marifetiyle ülkeme hizmet ediyorum. Yani bu ülkede insanların yüzde 85’inin birinci önceliği milliyetçiliktir. Herkesin kendi ili adına milliyetçiliği mutlaka vardır. Bizimkisi genel olarak yani coğrafi milliyetçiliktir.
 
-Bir dönem sizin de üzerinize geldiler. Kentte milyon dolarlık yatırım yapan bir siyasetçisiniz. Ege ve Akdeniz yerine kendi baba toprağınıza yatırım yapmayı tercih ettiniz. Kredilerinizin pandemi döneminde oldukça yorduğunu düşünüyorum. Bu şehre hizmeti engellemek isteyen insanlar var mı? Sizinle olan eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?
 

VARLIĞIMIZI DEĞİL, GELECEĞİMİZİ DE BU ŞEHRE YATIRDIK
Eğer idealizm varsa, eğer vatan millet aşkıyla hizmet ediyorsanız milyon dolarlık değil 11 milyon dolarlık yatırım yaptım. Biz varlığımızı değil, geleceğimizi de bu şehre yatırdık. Yani bizim ömrümüz bu yatırımı finanse etmeye yetmez. Ancak bu yatırım Türkiye’ye örnek olmuş bir yatırımdır. İnşallah başka müteşebbislerde çıkar. Ben de amele gibi gider resmi işlerinde ve gayri resmi işlerinde çalışırım. Bunun sayısının hem de benim bölgemde özellikle artması lazım. Buradan da aracılığınızla duyurumum. Kim ayağa kalkar da her türlü yanlarında olurum. Şehrimizin her tarafı bölgemizin her tarafı içinde bu geçerlidir. Çünkü Turizm bu şehrin geleceğidir. Bizim değil ama şehrin geleceğidir. Eşimle birlikte ticari bir faaliyette kazandığımızı da bu işlere yatırıyoruz. Şimdi bir hakkı teslim etmem lazım. Türkiye’de hiçbir çevreci saitle biz tenkit edilmedik. Yani ormanın içerisine muhteşem coğrafyanın içerisine bir tesis kondurduk. 157 dönüm arazide inşaat yaptık. Ama hiçbir akademik çevre veya sivil toplum kuruluşudur hiçbir çevreci bize gelip te şunu yaptın demedi. Gelen herkesten takdir gördük. Bu konuda bütün milletime bütün insanlığa müteşekkirim. En azından buradan bir zarar görmedik. Bunun dışında şahsımıza yönelik olarak kurduğumuz cümlelerden sonra, Sayın Cumhurbaşkanımıza sahip çıktığımız her cümleden sonra, sayın Bakanımız Süleyman Soylu ‘ya sahip çıktığımız her cümleden sonra mutlaka ben taciz edildim. Bana saldırıldı. Bundan ben keyif alırım. Yine konuşmaya devam ederim. Ailece yanlarında dimdik durmaya devam ederim. Bunda sorun yok. Şimdi insanlar böyle düşünecek diye o güzel örnek uygulamayı hatta kırsal alanda ki yapılaşma örneğini turizmde ki yapılaşma örneğini ve en önemlisi koruyarak kullanma anlayışını gerçekleştirmemiş olurduk. Bu çok kolaydı. Bu kadar da borçlanmış olurduk. Çok şükür borcumuzu da ödüyoruz. Şimdi esas olan şey eğer memleket millet sevgisinden bahsediyorsak bu bizim yaptığımız gibi orada o yatırım olmuş olabilir başkasının yaptığı gibi askerlik hizmeti olabilir veya polislik hizmeti olabilir. Öğretmenlikte fedakarlık olabilir, işçilikte fedakarlık olabilir. Esas olan insanlarımızın bu ülkenin paydaşlarının ülke için gereğini yapmasıdır. Karınca kararınca ne yapabilecekse. Bize öyle bir şans doğdu bizde onu gerçekleştirdik. Mutluyuz, keyifliyiz. Karlı değilim, zararlıyız ama gururluyuz. Yani bunun dedikoduculuğu çok yapılır aracılığınızla tekrar söylemiş olayım, eşim Suna Hanımlada konuştuğumuzda birkaç müşteri çıktı ortak olmak isteyen oldu. Tereddütsüz ikimiz birden aynı anda hayır dedik. O bizim yap işlet devret modeliyle devraldığımız gelecek nesillere bırakacağımız bir model olacaktır. İnşallah sayıları artar.
 
-Başkan Zorluoğlu için nasıl bir profil çizersiniz? Yani sözlerini yerine getirebilecek mi? Kenti denizle buluşturmak, hafif raylı sistem yapmak gibi Trabzon’un özlemini çektiği projeleri hayata geçirebilecek mi?
 
YAPACAK MI DEMEK
HAKSIZLIK OLUR ZATEN YAPIYOR
Raylı sistemi bir tarafa bırakalım diğerlerinin hepsini zaten yapıyor. Tahminde bulunmaya gerek yok. Trabzon denizle buluşuyor. Daha içinden düne kadar insanların geçmeye korktuğu Ganita 50 yıl önceki o bakir haline döndü. Dönmeye de devam ediyor. Faroz’a kadar da devam edecek. Yalıncak plajı devrede devamında Beşirli’de eski adı oranın Uzunkum plajlardı. Uzunkum Plajlar oluşuyor. Orada ki dolgu sahasında çok güzel eğlence merkezi düşüncesi var yatırımcı arıyor. Yani Murat bey şuana kadar söz verdiği her şeyi yapacak mı değil demek haksızlık olur zaten her şeyi yapıyor. Raylı sistem konusunda da ben raylı sistem için bizim şu aşamada yeniden bu hesapları yapmamızın gerektiğini düşünüyorum. Sembolik bir şey yapılabilir mi yapılabilir. Değerlendirilir bakılır. Ben olur yada olmaz dersem haddimi aşmış olurum. Ancak şuanda daha dolmuş kültürüyle hareken eden dolmuştan otobüse geçmeyi becerememiş bir esnaf dokumuz, yapımız var. Bunları bütüncül değerlendirdiğimizde almamız gereken mesafenin biraz daha olduğunu görmek durumundayız. Raylı sisteme gelince coğrafi durumları öncelemek zorundasınız ve yolcu potansiyelini öncelemeniz lazım. Buna rağmen sayın cumhurbaşkanımız tarafından da konuşulduğu için değerlendirilebilir ama şu aşamada şu etapta bugün ki ekonomik şartlarda çok önceliği gibi durmuyor sayın başkanımızın onu söylemem lazım.
 
 -Başkan Zorluoğlu şehir için özellikle cazibe merkezi Maraş Caddesi kapatılacak dedi. Siz bu konu hakkında ne diyorsunuz.
 
MEYDAN AÇIK AVM OLACAK
Benim açımdan çok heyecan veren bir proje. Ben liseyi Öğretmen okulunda okudum. Doğal olarak bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızın önemli bir bölümü meydan civarında geçti. Sayın Büyükşehir belediye başkanımız Murat Zorluoğlu’nun şöyle bir cümlesi işin başlangıcını oluşturdu; şehir eski kimliğine kavuşacak. Şimdi Uzunsokak, Maraş Caddesi ve Kunduracılar Caddesi trafiğe kapatılarak açık AVM’ye dönecek.
 
-Şehri yönetirken ortak akla önem veriyor musunuz? Ortak akla açık mısınız?
 
BU ŞEHİRDE BENİMDE AKLIMA
ÖNEM VER DİYEN BİR TAKIM VAR MI VAR
ONLAR AKILLARINI KENDİLERİNE SAKLASINLAR
Sayın Başkan her konuyu arkadaşlarla ihtisas alanlarına göre tartışıyor. Mesela benim ilgilendiği işler var onları benimle tartışıyor. Veya benimde dahil olduğum toplantılarda tartışıyor. Her şeye yetişebilmek mümkün değil. Ve şehrin hiç siyasi parti ayrımı yapmaksızın mecliste gurubu bulunan siyasi partileri ziyaret ediyor. Şehrin önemli kararlarını onların bilgilerine sunuyor. Onlara anlatıyor. Onlardan gelen tenkitleri de alıyor. Mesela bu manada CHP İl Başkanının duruşunu da fevkalade beğeniyorum. Tenkit ediyor edecek işini yapıyor muhalefettir yapıyor ancak vicdan terazisini de elinden bırakmadan bunu yapıyor. Kaldı ki siz belediyecilik yaparken siyaset yapmazsınız. Belediyeciliğin sonunda siyasi beklentiniz olur yani oy isteyeceksiniz. Şimdi belediye başkanı yaptığı yoldan filanca partililer geçmesin yaptığı sudan filancalar içemesin diyebilir mi? Şehrin bütününün belediye başkanısınız. Bütününe hükmediyorsunuz. Bütününe hizmet ediyorsunuz. Doğal olarak tabi ki paydaşlarla birlikte bunu tartışmak durumundasınız. Yani ben şuraya kimi atayayım ben şuraya kimi terfi ettireyimi doğal olarak belediye başkanının kendisi verecek. Ama şehrin sokaklarıyla caddeleriyle ilgili önemli yatırımlarda sıkı şekilde paydaşlarla paylaştığını ortak akla fevkalade önem verdiğini görüyorum. Ama bu şehirde benimde aklıma önem ver diyen bir takım var mı var. Onlar akıllarını kendilerine saklasınlar. Zararı yok yani. İstifade ettiğimiz akıllar yetiyor bize.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner63

banner105