İSLAMCI MI YOKSA MÜSLÜMAN MI?

İslamcı; İslamiyet taraftarı olan, İslamiyet’i hayata geçirip uygulamayı arzu eden kimse olarak tanımlanır bazı kaynaklarda. Aslında müslüman olmayanların islam adına sorumluluk alan müminleri yaftalamak, ötekileştirmek, kendi emellerini gerçekleştirmek adına taktığı isimdir, İslamcılık. İslamı yaşamaktan ziyade yaşadığını zanneden, kulaktan duyma bilgilerle ahkam kesen insanlara islamcı diyorum ben. Oysa İslam cılık, culuk, izmleri kabul etmez. Yani Emperyalistlerin, islamı ve islam ülkelerini sömürebilmek adına hakkını arayan, zulme direnen, emperyalistlerin çıkarlarına karşı koyan insanları islamcı, dinci veya fundamentalist diye yaftaladıkları isimdir, İslamcılık.

Devamında bir şekilde ‘terörist’ veya ‘islami terör’ adıyla sundular dünya toplumuna. Din dışı insanların bizlere saldırırken, saldırılarına hukuki zemin oluşturma adına bütün müslümanların tepkisini çekmemek için kullandığı bir kelimedir islamcılık. ABD’nin ortadoğuyu kan gölüne çevirirken en çok kullandığı kelimedir. Bizim hedefimiz Müslümanlar değil Radikal İslamcılar diyerek kendi sömürü düzenlerine hukuki bir alt yapı oluşturuyorlar. Son dönemlerde kendini üstün görüp müslümanları hakir görenler çokça sarılıyor bu ifadeye. Güya hakiki müslümanlara sözü yok onların. Radikal islamcıları, dincileri, islamı siyasallaştıranları eleştiriyorlar. Söyleyemediklerini bu sözün altına sığınarak söylüyorlar aslında.
İslam, hayatı güzel yaşama sanatıdır. Dinini bilmeyen, yaşamına tatbik etmeyen, aileden gelen inançla yaşayan, Kur’an ne diyor’a bir kere dahi bakmayan, ne meal nede tefsir okumamış din cahili tatlısu müslümanları da hemen dalga geçmeye başladı inanan insanlarla. Onlar islamcı, onlar dinci, onlar radikal, onlar siyasal islamcı, yeşil komünist, islam’ı bu işe karıştırma, islam camide yaşanır gibi sözlerle müslümanları baskılayıp hayatın içinden dışlamaya çalıştılar. Kamusal alan yalanını bile kullandılar baskı için. Siyasetle uğraşmayan müslümanları, müslümanları önemsemeyen siyasetçiler yönetir. Bu söz kulaklarımı hep tırmalamıştır. Çok doğru bir söz değil mi? Yapılmak istenen belli aslında, tarihini bilmeyen, kendilerinin anlattığı sahte tarihe bizleri inandırıp ortadoğu misali bir topluma çevirmek amaç.
Emperyalistler öncelikle, İŞİD, DEAŞ, EL Kaide, Haşdi Şabi veya Eş Şebap gibi örgütleri kuruyorlar, sonra onlara eylem yaptırıp tüm müslümanları islami terör adıyla yaftalıyorlar. İslamcı yerine Müslüman kelimesini kullanmalıyız. Müslüman ise; her yönüyle İslam’ın hayatta hakimiyetini savunur. Çünkü Müslümanlık bir yaşam biçimidir. İşte, siyasette, hukukta, sosyal hayatta. Bu yüzden İslamcı yoktur, müslüman vardır, Alah’ın emirlerini yaşamına tatbik eden müminler vardır. Ümitsizlik yok dostlar, müslümana ümitsizlik yakışmaz. Unutmayın ki karanlığın en kesif olduğu an, aydınlığa en yakın olunan zaman dilimidir. Aliya İzzetbegoviç; ‘İslam korkakların değil cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir.’ diyor. Sahte kahramanlara aşık, zihnen ve ruhen sömürgeleştirilmiş, ölüm uykusunda bir toplum haline getirilen Müslüman bunu anlayamaz..
Aslında Müslümanlar üçe ayrılır; coşku içinde olanlar, coşkusunu kaybedenler ve coşkusunu islam karşıtı eylem, söylemleri geliştirenlere kiralayanlar. Artık, 300 yıldır Müslümanlara bağlanan serumları söküp atma vaktidir. Artık uyanmalı ve tüm dünyaya nizam verecek nesilleri yetiştirmeliyiz. İslam’ın beş şartının dışında dürüstlüğün, adaletin, iftira atmamanın, güvenilir olmanın, kul hakkı yememenin de islamın şartları arasında olduğunu unutmamalıyız. Yola çık, yoldan çıkma! Gerisi kendiliğinden gelecektir. Dönüşüm oranı yüksek olunca bizde dönüştük. Ümitsiz değiliz ama çevremizde bize inanan tüm mazlumlar artık düzelin diye yalvarıyor bizlere. Çiçekler açar bir gün. Mühim olan çiçeklerin açması için uygun zemini hazırlayıp tomurcukların güle dönüşmesini bekleyebilmemizdir. “Siyasetle ilgilenmeyen müslümanı siyasetle ilgilenen yahudi yönetir” der merhum Necmettin Erbakan.
Bir şişe petrol için bin şişe kan içenler bize insanlık, demokrasi dersi vermeye kalkmasın. Herkesin bir fiyatı vardır derler, mühim olan satın alınamayan mümin olabilmektir. Çakal rüya gördü diye kurdun soyunun tükenmeyeceğini anlamalıyız artık. Bahçende biten yabani otu ayıklayamazsan sonunda onun esiri olursun. Unutma ki Osmanlıyı büyük yapan; Adalet bilinci, Ümmet bilinci ve liderlik ile Fetih ruhu idi. Bu üçlüyü bir araya getirdiğimiz anda tekrar dünyaya hükmedebiliriz. Yoksa düşmanların oyuncağı haline gelir, onların sözde demokrasi naralarına esir oluruz. Ramazan Bayramınızı kutlar tüm müminlerin uyanışına vesile olmasını dilerim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.