MİLLİ EĞİTİM Mİ!!!!! YOKSA FULBRİHT MI??(2)

Bir önceki yazımda Fulbriht’a giden süreçten bahsetmiştim. Şimdi anlaşmayı ele alalım. Anlaşma 14 maddeden oluşmaktadır. 
Anlaşmanın 1.maddesi “Türkiye'de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu namı altında bir komisyon teşkil olunacak ve bu komisyon işbu anlaşmanın hükümleri dairesinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından temin edilen paralarla finanse edilecek olan eğitim programının idaresini kolaylaştırmak için ihdas ve tesis edilmiş bir teşekkül olarak Türkiye Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümetleri tarafından tanınacaktır.”
Bu maddeden daha can alıcı olan 5. madde var ki evlere şenlik. Milli Şef diye büyüttüğümüz, İnönü savaşlarını yaptı diye kahramanlaştırdığımız, Atatürk’ün silah arkadaşı dediğimiz bir kişi bu anlaşmanın altına imza atıyordu. Tıpkı Marshal yardımlarında olduğu gibi. Her iki anlaşmayı imzalıyor ancak günahı Menderes’e kalıyordu. Meşhur beşinci madde; “Komisyon, dördü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve dördü Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olmak üzere sekiz azadan müteşekkil bulunacaktır. Bunlara ilâveten Amerika Birleşik Devletlerinin Türkiye'deki diplomatik heyetinin başı komisyonun fahri başkanı olacaktır. Misyon Şefi komisyonda reylerin tesavisi (eşitliği) halinde katî reyi verecek ve komisyon başkanı tâyin edecektir. Başkan, komisyonun fiilî âzası sıfatiyle rey hakkını haiz bulunacaktır. Misyon Şefi, en az ikisi Amerika Birleşik Devletlerinin Türkiye'deki 8 hariciye teşkilâtının muvazzaf memurlarından olmak üzere, komisyondaki Birleşik Devletler vatandaşlarını tâyin ve tebdil etmek salâhiyetini haiz olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti komisyondaki Türkiye vatandaşlarını tâyin ve tebdil selâhiyetini haiz bulunacaktır.”
Evet dostlar, bunlar hayal ürünü uydurulmuş maddeler değildir.  Kısa bir araştırma yapmanız durumunda anlaşma metinlerine rahatça ulaşabilir, ülkemizin yıllardır neden bilim üretemediğini, eğitiminin millileşemediğini, okullara gönderdiğimiz çocuklarımızın bizden koparak bizleri hakir gördüğünü anlayabiliriz. Eğitim sistemimiz ve müfredatımız, zeki çocuklarımızı emperyalizmin kanlı kollarına emanet etmiştir. Nefsini ıslah edemeyen milletler neslini ıslah edemezler. Bizler nefsimizi neslimizin ıslahından önde tutarak emperyalistlerin kollarına attık geleceğimizi. 
Anlaşmanın 10. maddesi ne demek istediğimi daha iyi anlatacaktır sizlere. Onuncu madde aynen şöyledir; “Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı, tensip ettiği takdirde, komisyonun her husustaki kararlarını gözden geçirebilir.’” Evet yanlış okumuyor, yanlış görmüyorsunuz. Acı gerçek bu maalesef. ABD Dışişleri Bakanı uygun görmezse alınan kararların veya uygulamaların bir hükmü olmuyor. 
Senin eğitim politikanı ABD belirliyorsa, hangi politikaları uygulayacağına karar veriyorsa, eğitim komisyonunun başında ABD Büyükelçisi bulunuyor ve onun oyu kesin sonucu tayin ediyorsa, sen yarı sömürge bir devletsin demektir. Sivas kongresinde gündeme gelen manda talebi bu anlaşma ile vucüda bürünmüş yine İsmet İnönü tarafından imzalanan Marshall yardımlarıyla ruh bulmuştur. 
Bazıları şunu diyebilir, Menderes iktidar oldu neden düzeltmedi, onlarca sağ iktidar neden düzeltmedi. Bunun cevabı çok basit dostlar. Türkiye Batının istediği eksende yürümek zorunda. Bunu yapmadığı taktirde yaşama şansının olmayacağının farkında yöneticiler. Bunu şuradan net olarak anlayabiliriz. 27 Mayıs darbesini yapanlar “Uluslararası ilişkilere harfiyen bağlı kalacağız, NATO’ya sadık kalacağız” diye açıklama yapmışlardır. Her darbe efendisine hizmet için yapılmaktadır.
Batıya biat ederek, batının yolunda giderek Batı medeniyetini yakalama şansımız yoktur. Batı medeniyetini yakalamak için kendi Milli Eğitim Politikanı, kendi müfredatını oluşturmak zorundasın. Burada tartıştığımız konu sağ ve sol meselesi değildir. Üzerimize giydirilen deli gömleğini, sağ ve sol gömleğini yırtmadan sağlıklı bir noktaya varamayız. 
Oktay Sinanoğlu şöyle diyor; “bir millet iki şekilde ele geçirilir. Kuvvet zoru ile yada Eğitim Sistemini ele geçirerek.” En kolay, en kazançlı ve zahmetsiz yol ise ikinci yol olan eğitim sistemini ele geçirmektir. Eğitimini ele geçirdiğiniz toplum, sizin gibi düşünür, sizin gibi görür, sizin istediğiniz gibi yaşar. Sizin milli veya dini gördüğünüz herşeye artık kötü bakmaya başlar. Kurban Bayramına katliam der İspanya’da ki matador gösterilerini ileri demokrasinin gereği olarak görür. Noel babayı içimize sokar, maymundan türediğimize inandırılırız. Transparan giyinene Cumhuriyet kadını biz gibi giyinen köylü der aşağılar. İnadına mini etek inadına içeceğiz der. Zamanla artık İngilizce konuşan, İngilizce düşünen bir gençlik yetiştirip ülkemizi kendi elimizle düşmana teslim etmiş oluruz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Bayan Pipo 4 yıl önce

Kim kimdir, nedir, ne değiödir

Avatar
Atiye Haber 4 yıl önce

Üç bölümüde okudum. Her Türkün okuyup düşünmesi gereken vahamette tespitler.

banner105