Açılış maçında izlediğimiz Trabzonspor ile Konyaspor karşısında izlediğimiz Trabzonspor arasında dağlar kadar farkı vardı. Alaves önünde ne yaptığını bilen, topu iyi saklayan, pas yüzdesini yüksek tutabilen, top çalan ve araya atılan toplarla gol arayan bir takım izledik.
Konyaspor karşısında ise bunların hiçbiri göremedik. Sadece sahada birinci sınıf iki futbolcu vardı. Bunlardan Biri Durica diğeri ise Burak Yılmaz’dı. Okay’ın hatası ile yenilen gole Burak Yılmaz’ın üstün gayreti sonucunda eşitliği yakaladık.
Golü bulunca umutlandık…
Hatalı yenilen golün ardından yaşanan şokun atlatılacağı artık her şeyin yoluna gireceğini düşünmeye başladık. Fakat, oyunu bizim sahamızda oynamak isteyen, topu iyi saklayan ve pas yüzdesi yukarıda tutan bir rakip karşısında istediklerimizi bir türlü yapamadık. Bongonda ve Kucka, yaptığı hata sonucunda yenilen golden sonra morali bozulan Okay’a ayak uydurunca, orta sahada üstünlüğü rakibe kaptırdık. İki pas yapamaz olduk. Kazandığımız tüm topları rakibe teslim ettik. İlk 45 dakika sonunda da hakemin yaptığı hataları tartıştık.
İkinci yarıya kötü başlayınca, Ersun Yanal oyuna müdahalede bulundu. Okay ve Bongonda’nın yerine sahaya sürdükleri geçen yılda kalma. Hele Bero. Konuşmaya bile gerek yok, bu takımın topçusu da değil. İkinci yarıda beklenenin aksine tüm gücünü kaybetmiş bir takım izledik. Sıcak ve nem tribünde bizleri, sahada futbolcuları boğmaya başladı. Ama rakip ne nemden ne de sıcaktan etkilendi. İyi top yaptı, pozisyonda buldu. Gole çok yaklaştı, şans bizden yanaydı.
Bizde bulduk, fakat insan yeteneksiz olunca 4’e karşı bir kişiyle golü bulamıyor. Neyse ki, Burak Yılmaz var da, gecenin sonunda yüzümüzü güldürdü. Trafik çilesine rağmen evimize mutlu döndük. Hakeme gelince konuşmaya bile gerek yok. Her yıl Trabzon’da aynı işleri yapıyor.
Son sözümünüz yönetime, sahadaki iki yeni transferinin hamurunun iyi olduğundan kimsenin şüphesi yok. Fakat bunlara alternatifleri olursa, futbol kalitesinin de artacağını düşünüyorum.