Ayşe Sula Seçimi Değerlendirdi!

‘BU SEÇİM YÜZYILIN SEÇİMİDİR’

AK Parti Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Av. Ayşe Sula Köseoğlu seçim sürecini değerlendirdi.

İKİNCİ KEZ SEÇİLECEK

AK Parti Yerel yönetimler başkan yardımcısı ve Hakkari, Van ve Şanlıurfa Koordinatörü Av.Ayşe Sula Köseoğlu, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan seçime giremez diyenlere cevap verdi. Köseoğlu, ‘Sayın Cumhurbaşkanımız Sistem değişikliğinden önce bir defa seçildi, Anayasa değişikliğinden sonra 2 defa seçilme hakkı var. Mevcut Anayasaya göre bu son seçimi. Hukuken hiçbir sakınca yok. 14 Mayıs’ta demokrasimiz taçlanacak’ dedi.

SAHAYI ARŞINLAYACAĞIZ

Köseoğlu, ‘Hem Ak Parti örgütlerinin canla başla çalışması anlamında ve 20 yılda hayatımızda değişen her şey için önemli bir seçim. Bizim insanımız vefalıdır, hizmete eleştiri yapsa da takdir eden bir millettir. Bu seçimin böyle bir anlamı da var. Türkiye’yi geliştiren, değiştiren lidere Türkiye’nin bir vefa seçimi. Bu seçim SİHA’lara da TOGG’a dokundurtmayacak bir seçim olacak’ şeklinde konuştu. Köseoğlu: “Gemiyi limana hepimizin güvendiği inandığı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ulaştıracaktır.” 25 ve 26. Dönemde Trabzon milletvekilliği görevini sürdüren, halen AK Parti Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Av. Ayşe Sula Köseoğlu, Taka Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki sınır illerinden sorumlu AK Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı olarak bölgede çalışmalar gerçekleştiren Köseoğlu, bu bölgedeki izlenimlerini, seçim sürecini, anlattı. Köseoğlu, 2023 seçiminin yüzyılın seçimi olduğuna dikkat çekti, kendi adaylık durumu ile ilgili konuştu.

2023 seçimlerini ve süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

AYŞE SULA KÖSEOĞLU:  2023 seçimleri yüzyılın seçimi. Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluşunun 100. Yılında gerçekleşecek 2023 seçimi belki de bu güne kadar yaşadığımız en önemli seçim ve aynı zamanda tarihi bir dönüm noktası. Yeni bir yüzyılın, ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak adlandırdığımız bir dönemin başlangıcında, Türkiye’nin dünya liginde tam egemenliğini, yeniden kurtuluşunu simgeleyen tam bağımsızlığını, vesayete karşı özgürlüğünü ifade eden tarihi anlamı olan bir seçim. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzyıllık siyasi yaşamının 5’te 1’inde ülkeyi yöneten bir iktidarın ülkeyi yeni yüzyıla hazırlayan adımlarını sağlamlaştırmak adına çok önemli bir seçim. Ülkeyi yeni yüzyıla hazırlayacak ekip yine bu ekip.

BU BİR VEFA SEÇİMİDİR

Bu seçim; AK Parti açısından bakıldığında 20 yılın emeğinin taçlanması ve Cumhurbaşkanlığı açısından da bana göre bu bir vefa seçimidir. 20 yıl boyunca, halkı ile el ele, girdiği her seçimi kazanan ve bu ülkeyi dönüştüren bir lidere, Recep Tayyip Erdoğan’a vefa seçimidir. Cumhurbaşkanımız Sn Recep Tayyip Erdoğan, Sistem değişikliğinden önce bir defa Cumhurbaşkanı seçildi, Anayasa değişikliğinden sonra ise Cumhurbaşkanının 2 defa seçilme hakkı var. Mevcut Anayasaya göre sn Cumhurbaşkanımızın Cumhurbaşkanlığı için bu son seçimi. Ömrünü bu ülkeye hizmet etmeye adamış bir Cumhurbaşkanına vefa seçimidir diye bakıyorum. Dünya lideri olarak Türkiye’yi Dünya liginde Şampiyonlar liginde oynatan bir lidere Jübilesini zirvede yapma imkanı sunmasıdır. Bu seçim bu güne kadar AK Parti’ye oy versin ya da vermesin 20 yılda hayatımızda artı olarak değişen her şey teşekkür etme seçimidir. Bizim insanımız vefalıdır, kadirşinastır, eleştiri yapsa da hizmeti takdir eden bir millettir. Bu seçimde insanımızın da bu hususu özellikle değerlendireceğini düşünüyorum.

SOMUT ÇÖZÜM ÖNERİLERİ YOK

100 yıl önce Atatürk’ün kurduğu bütün dünyaya karşı bir bağımsızlık mücadelesi veren ve kazanan bir ülkenin gelişmişliğine tanıklık eden bir yüzyılı gördük. Bu ikinci yüzyılda Türkiye’nin dünya devleti olma noktasında esas Türkiye yüzyılını oluşturacak adımlar atılacak. Yeni bir yüzyıl başlıyor ve bu yüzyılın başlangıcında ki adımlar bu seçimde oluşacak iktidarla şekillenecek. Bu önemli seçimin farklı sonuçlanması halinde ülkeyi bir belirsizlik durumunun beklediğini tahmin etmek zor değil.

İKNA EDİCİ SÖYLEMLERİ YOK

Alternatif olarak altılı masa diye ortaya konan iradenin ülke için ekonomik, sosyal, iç sorunlar anlamında somut çözüm önerileri ortaya koyduğuna henüz şahit olamadık.  Sadece Tayyip Erdoğan’ın düşmanlığına dayalı ya da ona muhalefet etmek için bir araya gelmiş bir ekip. Bu ekibin Türkiye’nin yeni yüzyılında ne söyleyeceğini aslında bizlerde merak ediyoruz ama bu anlamda ortaya konulmuş ikna edici bir söylem yok. Muhalefete baktığınızda Muhalefetin Bu kadar yıllık iktidara rağmen ülkede güven veren bir alternatif oluşturmaktan çok uzak olduğunu görüyoruz. Bugün bir yıllık süreç içerisinde altılı masa diye tabir edilen bir muhalif hareketin Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun mantığının ötesinde iktidarı paylaşmanın ötesinde ülkenin geleceğine dönük ciddi bir alternatif düşünce ortaya koyamamış olması Türkiye için üzüntü verici bir durumdur. Masaya oturdukları sürede yer paylaşımı ve konum belirlemenin ötesinde bir yıl sonra açıkladıkları ve Ortak Politikalar Mutabakat Metni diye ortaya sundukları ve 2300 maddelik içeriği tartışılan metin aslında muhalefetin ortak karar almada nasıl bir zaman kaybı ve kararsızlık içerisinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Hız ve teknoloji çağında acil karar vermenin önem arzettiği bir süreçte 6 ayrı düşünceden nasıl karar çıkabileceği sağ durulu vatandaşımızın da dikkatindedir.

TÜRKİYE DE NASİBİNİ ALDI

Elbette ki ülkemiz bir sıkıntı yaşıyor; ama bu sadece Türkiye’ye özgü bir sıkıntı değil. Dünya konjektörünün getirdiği bir sıkıntıdan Türkiye de nasibini aldı. Ama dünyada yaşanan bu krizin yansımalarını kıyasladığımızda ülke olarak pek çok konuda daha iyi olduğumuzu görüyoruz. Mesela bugün İngiltere’de The Guardian Gazetesinde yer alan bir bilgiye göre ambulansın gelmesi 24 saati buluyor. Avrupa ve Amerika'da sağlık sisteminde büyük kriz yaşanıyor. İngiltere'de acil servise başvuran hastaların yarıdan fazlası ilk müdahale için 4 saatten fazla beklerken hastaneye yatırılmak için 12 saatten fazla hastalar bekletiliyor. Fransa'da durum İngiltere'den de beter… 19 saat süren bekleme süreleri hastaneye sevk edilmede 3 güne kadar çıktı. Avrupa da Bugün Türkiye’de ambulans 15 dakikadan geç gelse nerde kaldı deriz. Ülke olarak yaşadığımızın koşullara o kadar adapte olmuşuz ki dünyanın başka ülkelerinde yaşananları takip etmiyoruz. Bugün Avrupa’da raflarda her ürünü bulmak mümkün değil. Ama Türkiye’de pandemiye rağmen her şeyi bulduk. Bugün de fiyat pahalılığından şikayete rağmen ürün bulamama gibi bir durumla hiç karşılaşmadık. Yaşanan ekonomik sıkıntıyı hafifletmek adına fiyat artışlarını dengelemeye çalışan bir ekonomik politika üretiyoruz.

GEMİYİ LİMANA GÜVENLE ERDOĞAN GÖTÜRÜR

Dünyayı etkileyen bir fırtınadan biz de nasibimizi alıyoruz. Fırtınalı bir okyanusun ortasında gemiyi güvenli bir limana götürme noktasında acemi, sürekli bir taraftan çekiştiren, yol ve rotaları farklı 6 kişiye mi teslim edersiniz yoksa 20 yıllık tecrübesi ile her türlü sıkıntıyı yaşamış, aşmış, tecrübeli bir kaptana mı teslim edersiniz? Ben ülkenin sorması gereken ana sorunun bu olması gerektiğini düşünüyorum. Sağ duyulu düşünen herkes Yaşadığımız bu zor ve fırtınalı süreçte içinde bulunduğumuz gemiyi güvenli limanlara götürmek için tecrübeli kaptana destek vereceğine inanıyorum. Yaşadığımız her türlü sıkıntıya rağmen gemiyi sağlıkla limana götürecek olan kaptan hepimizin inandığı, güvendiği, dünyanın güvendiği lider Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bu gerçeği unutmamamız gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bazı şeylerin telafisi yok. Keşke demenin de bir anlamı yok. Senden benden öte bu ülkenin istikrarının devam etmesinin çok anlamlı ve kıymetli olduğunu düşünüyorum. Avrupa’da Tayyip Erdoğan düşmanlığı vardı ama Rusya ve Ukrayna savaşından sonra bu hayranlığa dönüştü. Çünkü kimsenin başaramadığını uluslararası alanda tüm bu koşullara rağmen bir liderlik örneği ortaya koyarak başaran bir lider var. Bu seçimler önemli, kritik seçimler. Elbette ki ekonomik anlamda bizi zorlayan seçimler. Bütün bunların yanında bizim kazandığımız artıları da çokça dikkate almamız gereken seçimler.

Sayın Vekilim, Türkiye’nin gökyüzündeki başarısı İHA ve SİHA’lar ile ilgili de bir değerlendirme alabilir miyiz?

Çok önemli bir seçimin arefesindeyiz. Hiç kuşku yok ki Dünyada güçlü ve söz sahibi bir ülke olmanın ön koşullarından biri de savunma sanayiinde kendine yetebilen ve bu anlamda dışa bağımlı olmayan bir ülke olmaktır. Türkiye on yıllarca kendi tankını yapabilmenin hayalini kurarken bugün Türkiye İHA ve SİHA’larla dünyada adından söz ettiren bir ülke. İnsansız hava araçları sanayiinde Amerika ve Çin’den sonra 3. Ülke olarak dünyada ilk üçe girdiği, 16 ülkede Türk SİHA'ları’ dolaştığını görüyoruz. Kendi üretimimiz ALTAY tankları, ATAK ve GÖKBEY helikopterleri, Bayraktar Tank Çıkarma Gemileri, Alemdar Kurtarma Gemileri, İnsansız Kara taşıtlarımız, Zırhlı araçlarımız ile Türkiye Savunma Sanayiinde dışa bağımlılıktan kurtuldu ve dışa ihraç eder duruma geldi. Yılların özlemine yepyeni gururlar ekleyerek Bağımsız ve egemen olmanın önemli bir ayağını bu şekilde hayata geçirmiş olduk. Başka nice hayal kırıklıklarını yeni hayalleri gerçekleştirerek taçlandırdık. Bu anlamda TOGG çok yakında karayollarında yerini alarak Türkiye’nin gururu markası olarak dünyaya açılacak. Bu değişim ve dönüşümün hız kesmeden devamı istikrarın devamı ile mümkündür. HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ Ülke olarak AK Parti’ye oy versin vermesin, hepimiz aynı gemideyiz. Gemi limana ulaşmadığında hepimiz aynı sıkıntıyı çok daha fazla hissederek yaşayacağız. Onun için geminin sağlıklı limana ulaşması tecrübeli bir kaptanla yoluna devem etmesine bağlıdır.

TRABZON’DA OTURUP ORAYI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL

Siyasetin hep zorluklarına talip oldunuz. En zor dönemde türbanla siyaset yaptınız. Trabzon Milletvekilliği ardından Ak Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak Kars, Iğdır, Ağrı, Van, Hakkari, Şırnak; Mardin ve Şanlıurfa’da bulundunuz. Bize oraları anlatabilir misiniz? Ne diyorlar? Erdoğan’ın orayı dönüştürdüğünü düşünüyorlar mı?

Bugünkü görevimden önce Milletvekilliği dönemimde de Van ve Hakkari koordinatörlüğü yapmıştım, gönüllü çalışmak istemiştim orada. Bizim Trabzon’da otururken o bölgede yaşayan insanların ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlamanın yeterli olamayacağına inanıyordum. Özellikle HDP’nin de kadın kimliği üzerinden siyaset yaptığını gördüğümde bende pozitif, samimi, kucaklayan, anaç kadınların bizim rol model örneklerimizin de orada olması gerektiğine inanıyordum. Çünkü kıyas yapsın insanlar. Doğu’da özellikle çalışmayı talep ettim. Görev yerim sınır illeri Kars ve Iğdır ile başladı; Ağrı, Van, Hakkari, Şanlıurfa, Şırnak, Mardin ile devam etti. Doğu ve Güney Doğu’daki sınır illerin tamamı ile ilgili çalışmamız var. İki yıldır başkan yardımcısı olarak o bölgede en az bir ile 5-6 kez gittim. Bütün ilçelerine ve beldelerine varıncaya kadar gezdim. İnsanların hükümetle ilgili beklentileri tabii ki var. HDP’nin orada farklı bir ideoloji ortaya koyma ve ırk üzerine siyaset yapma söylemi var. HDP’nin bölge insanını korkutan ve ırk temelli sömüren bir siyaseti var. Bizim ülkemizdeki her bir vatandaşımızın kendisini bu ülkede eşit, özgür hissetme ve hakkaniyetle hizmet alma hakkı var. Her türlü sömürüye ve dış odaklı ayrıştırmaya rağmen, birleştiren ve kucaklayan bir anlayışla orada siyaset ortaya koymaya çalışıyoruz. Devlet eliyle bölgeye çok ciddi yatırımlar yapıldı Özellikle 5 yıldır Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı orada çok ciddi yatırımlar yaptı. Muhteşem yatırımlar var, her ilçede spor tesisi var. Gerçekten gençleri spora yönlendirme noktasında ciddi çalışmalar yapılıyor. Türkiye’nin en genç nüfuslarına sahip oradaki iller ve bu genç nüfusun sanatla, sporla kendini ifade edecekleri alanları onlara sunmak çok kıymetli. Bu ülke adına büyük bir zenginlik oradaki genç nüfus ve biz bunun farkındayız. Halkımız da bunun farkında. Yapılan bu yatırımların ülkenin birliğine katkı vereceğini hep birlikte göreceğiz. Huzur ve güvenin olduğu ortamda birlik ve beraberliği tesis etmek ve oradaki dönüşümü gerçekleştirmek daha kolay olacaktır. Geçen yıl Şırnak’ta Uluslararası tenis turnuvası yapıldı. Aklınıza gelebilir miydi böyle bir şey. Oradaydım ve turnuvanın gençliğe katkısını da gördüm.

YAPILAN YATIRIMLARIN CİDDİ KATKISI VAR

Bu ülkenin birlik ve beraberliğini artıracak adımları atmamız lazım. Bu da bu ülkede insanların kendini aidiyet hissini sunabileceği farklı alanları ortaya çıkarmaktan geçiyor. Sadece kendini ırkla ifade etmenin ötesinde insanın bu ülkeye bağlılığını ifade edeceği zeminler oluşturmak lazım. Bu da sporla, sanatla, kültürel çalışmalarla ve etkinliklerle mümkün. İnsanlar böylece başarı elde etmek ve kendini ifade etmek için alan buluyor. Bence bu politikalar bir günde ya da iki günde değil uzun vadede doğru sonuçlar verecek. Ben bu anlamda orada yapılan yatırımların çok önemli olduğuna inanıyorum. Ama tabii tek başına yatırımla da olmaz. Geçmiş yıllarda sürgün yeri olarak görülen bir bölgede bir kısım acılar yaşamış insanlardan bu acıların izlerini silmek süreç alacak ama olacak buna inanıyorum.

DOĞU İNSANI, GÖNÜL İNSANI

Ben hep şunu öneriyorum: bölgede gönüllülük esasıyla çalışmayı teşvik etmek lazım. Gönüllü gidenlerin ciddi katkısı var. Bende gönüllü gittiğim için bölgenin beni geliştirmede ve Türkiye mozayiğini anlamada çok ciddi katkısı oldu. Hem de birbirimizi anlama noktasında karşılıklı katkı verdiğimize inanıyorum. Bence devlet memurları için de böyle bir gönüllülük projesinin uygulanması lazım. Nusaybin Kaymakamı oraya ziyaretimde “Sn vekilim; buraya gelen ağlar, giden ağlar.” demişti. Çok etkileyici bir söz. Gerçekten insan bilmeyince farklı yargılarla değerlendirebiliyor. Doğu insanı, gönül insanı. Bunu çok yakından gördüm. Gönlünü açan, gönülden karşılık verdiğiniz de gönülden karşılık veren, düşmanın evine sığındığınızda evine geleni korumasına alan bir toplum. Daha çok iç içe olmak, daha çok irtibat kurmak, daha çok ulaşmak ve bu süreci nakış nakış işlemek gerekiyor.  Ben bu çalışmaların uzun vadede bu ülkenin birlik ve beraberliğine ciddi katkılar vereceğini düşünüyorum.

BU SÜREÇ BANA ÇOK CİDDİ KATKILAR SAĞLADI

Seçim yaklaşıyor. 14 Mayıs’ta milletvekilliği için aday mısınız?

2003 yılından bu yana siyasetin aktif olarak içerisindeyim. Hem mesleki ve sosyal hem siyasi anlamda Yılların birikmiş bir tecrübesi oluştu. 2003 yılında ilk defa siyasete girdiğimde 2007 ve 2011 aday adaylığım bana yerel bazda bir şeyler kattıysa da 2015 yılında milletvekili olmak bana ulusal bazda ciddi tecrübe kazandırdı. Ülkenin en zor zamanında milletvekilliği yaptım. Vekillik sürecimde 3 genel başkan değişikliğine tanıklık ettik. AK Parti’nin de kendi içinde ki dinamiklerinin hareketli olduğu bir zamandı. Vekilliğim döneminde Bir darbe gördük, Meclis bombalandığında oradaydım, en zor sürecin en yakın şahidiydim. Sistem değiştiren bir Anayasa değişikliği yaptık. Kısa zamanda çok şey yaşadık. Ama o hareketli dönem içerisindeki birikim de farklıydı. Milletvekili olmak bana çok şey öğretti ama olmamak daha çok şey öğretti. Vekillik sonrası dönem içerisinde hem kendime, hem yaşadıklarımıza, etrafımızdakilere sakince bakmak, sorgulamak hem de beklentileri daha iyi görmek, dışarıdan bakmak anlamında çok ciddi katkılar sağladı. 2019 yılında Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adaylığım söz konusu oldu. O süreçten sonra da Sn Mehmet Özhaseki bakanımızın teklifi ve Sn Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle yerel yönetimlerde bir görevimiz oluştu. 2 yıl hem Türkiye’nin farklı bölgelerinin nabzını tuttuk. Doğu’da, Batı’da, ülkenin dört bir yanındaki ki belediyelere de gittik. Türkiye’nin hemen hemen her tarafında bu anlamda çalışma yaptım. Bu süreçte de hem yapılan hizmetleri ve çalışmaları yerinde görmek hem de her gittiğim ilde İnsan kaynağı anlamında da çok ciddi kazanımlarım oluştu. Aldığım tüm görevlerden edindiğim tecrübe, bilgi ve birikimi bu ülke yararına özellikle Trabzon yararına kullanmayı arzu ediyorum.

OY GETİRECEK ADAY LAZIM

Genel merkez şuan illerin ve ilçelerin nabzını tutuyor. Bu seçim çok önemli. İlla ben olayım, şu olsun diye değil en doğru insanların, en çok oy getirecek insanların listede olması gerekiyor. Ben inanıyorum ki kadirşinas milletimiz yetkiyi yine Sn Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a verecek. Ama sadece Cumhurbaşkanımızın seçilmesi yetmez. Orada güçlü bir parlamento ekibinin de olması lazım.  Eğer parlamentoda farklı bir mozaik olursa Cumhurbaşkanımızın bu ülke için rahat çalışma imkanı olmayacak,  Türkiye Yüzyılının etkin bir şekilde hayata geçmesi mümkün olmayacak.

KESİN BİR KARARIM YOK

Kendi adına Siyasetten vazgeçmiş değilim. Dediğim gibi ülkeme ve şehrime katkı vermek adına çalışmaya talibim. Yaklaşan Parlamento seçimleri için soruyorsanız, ben hep şunu diyorum: biz buradayız, Sn. Cumhurbaşkanımız bizi biliyor. Genelde ya da yerelde değerlendirecek bir durum söz konusu olursa bu takdir onundur. Potansiyel isimlerden biriyim ama şu an için bu konuda verilmiş kesin bir kararım yok. Süreci takip etmek gerektiğini düşünüyorum. İlla olmak diye bir hırsım yok. Bu ülke için, bu şehir için katkı verebileceksem ve doğru insan ben isem bu şehir için bu tecrübelerle yapabileceğim çok daha fazla şey olduğuna inanıyorum. Önemli olan kişisel beklentilerin ötesinde doğru kişilerle ülkemizin istikrar içerisinde yoluna devam etmesidir. Bunun için 2023 seçimlerine tüm gücümüzle hazırlanacağız ve inanıyorum ki ülke olarak hepimiz kazanacağız. Çünkü Kazanan biz değil Türkiye olacak.



 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.