Bir Milletin Varoluş Destanı

Türk milleti, tarih sahnesine çıktığı günden bu yana bağımsızlık ve hürriyetine düşkün bir millet olmuştur. Asırlar boyunca türlü imtihanlardan geçmiş, büyük sıkıntılar yaşamış, derin acılara maruz kalmış ancak her defasında küllerinden yeniden doğmayı bilmiştir. 
Bu azim ve kararlılığın en parlak örnekleri; 
Malazgirt’ten başlayıp Çanakkale’ye, oradan Sakarya’ya, Büyük Taarruz’a ve nihayetinde Cumhuriyet’in ilan edildiği 29 Ekim’e uzanan destansı yolculukta gizlidir.
Malazgirt Anadolu’nun kapılarını Türk milletine açan bir kilit rolünü oynar.
Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan’ın önderliğinde kazanılan Malazgirt Zaferi, yalnızca bir savaş değil, Türk milletinin Anadolu’daki varlığının mührü olmuştur. 
Bu zaferle birlikte Anadolu, ebediyen Türk yurdu haline gelmiş; milletimizin vatan bilinci bu topraklarda kök salmıştır.
Geçilmez Denilen Yerdir Çanakkale…
Aradan yüzyıllar geçtikten sonra, 1915’te Türk milleti aynı ruhla yeniden tarih sahnesine çıktı. İmkânsızlıklar içinde dahi inanç, vatan sevgisi ve fedakârlığın neleri başarabileceğinin en somut göstergesidir Çanakkale. Zor durumda kalan bir millet “Çanakkale geçilmez” diyerek bağımsızlığının temellerini yeniden inşa etmiştir. 
Umudunu yitirmeye yüz tutmuş bir millete dirilişin son noktasıdır Sakarya ve Büyük Taarruz.
Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktalarından Sakarya Meydan Muharebesi, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” anlayışıyla milletin topyekûn direnişini simgelemiştir. 
Bu direnişin ardından 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos Zaferi’yle sonuçlanarak Türk ordusunun ve milletinin esareti asla kabul etmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiş, Anadolu’yu Türk milletine ebedi yurt kılmıştır.
Cumhuriyet’in taçlandığı gündür 29 Ekim.
Tüm bu zaferlerin ardından gelen 29 Ekim 1923, milletin kaderini kendi ellerine aldığı, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesinin hayata geçtiği gündür. Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bin yıllık mücadelenin, özgürlük tutkusunun ve yeniden doğuşun simgesidir.
Malazgirt’te başlayan bu büyük yürüyüş, Çanakkale’de, Sakarya’da ve Dumlupınar’da destanlaşmış; 29 Ekim’de Cumhuriyet ile taçlanmıştır. 
Bu topraklarda yaşayan gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine her birey, o günlerin mirasçısıdır. 
Mithat Cemal Kutay’ın dediği gibi 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.' Bugün bizlere düşen görev, bu ruhu korumak, ecdadın emaneti olan bu vatanı geleceğe taşımaktır. Bize bu zaferi armağan eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ayhan Çağılcı 1 hafta önce

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun

Avatar
Telat Ekiz 1 hafta önce

Cumhuriyet: Türk Milletinin Ruhuna En Çok Yakışan Yönetim

Tarih, milletlerin kaderini belirleyen dönüm noktalarıyla doludur. Türk milleti de binlerce yıllık tarihinde, destanlara sığmayacak büyüklükte başarılar elde etmiş; devlet kurma, adalet dağıtma, millet olma bilincini yeryüzüne nakşetmiş bir millettir. Orta Asya bozkırlarından Anadolu’ya uzanan bu köklü yürüyüş, nihayetinde 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile taçlanmıştır.

Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değildir; Türk milletinin karakterinin, onurunun, özgürlük ve bağımsızlık tutkusunun bir ifadesidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk milletinin tabiat ve şiarına en uygun idare, Cumhuriyet idaresidir.” sözü, bu gerçeğin en veciz anlatımıdır. Zira Türk milleti, hiçbir zaman esareti kabul etmemiş, kendi iradesini bir başkasına teslim etmemiştir. Cumhuriyet, bu asil ruhun çağdaş dünyadaki adıdır.

Cumhuriyet sayesinde her Türk vatandaşı, eşit haklara sahip birer yurttaş olmuştur. Millet iradesi, devlet yönetiminin temel direği haline gelmiştir. Egemenlik artık bir zümrenin değil, milletin kendisinindir. Bu kazanım, yüzyıllar boyu süren mücadelelerin, şehit kanlarının ve büyük bir millet iradesinin eseridir.

Bugün bizlere düşen görev; Cumhuriyetimizi yalnızca kutlamakla kalmayıp, onu yaşatmak, korumak ve geleceğe taşımaktır. Çünkü Cumhuriyet, sadece geçmişin bir zaferi değil, aynı zamanda geleceğin teminatıdır. Onu korumanın yolu ise eğitimden, bilimden, kültürden ve üretimden geçmektedir.

Türk milleti olarak bizler, Cumhuriyet’in bizlere sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeli; çağın gerektirdiği bilgiyle, ahlakla, çalışkanlıkla donanmalıyız. Eğitim düzeyimizin yükselmesi, refahın artması, kültürel gelişimimizin hızlanması; Cumhuriyet’in ruhuna en büyük hizmettir. Çünkü güçlü bir Türkiye, ancak bilinçli ve eğitimli bir toplumla mümkündür.

Cumhuriyet, bizi karanlıktan aydınlığa, cehaletten bilime, esaretten özgürlüğe taşımıştır. Bu büyük emaneti yaşatmak için her bir vatandaş, kendi görevini en iyi şekilde yerine getirmeli; ülkesini, milletini, değerlerini yüceltme gayreti içinde olmalıdır.

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşına girerken (2025 itibarıyla), bizlere düşen sorumluluk, Atatürk’ün gösterdiği hedefte ilerlemektir: “Muasır medeniyetin üzerine çıkmak.” Bu hedef, sadece ekonomik büyümeyi değil; kültürel, bilimsel, sanatsal ve insani gelişmeyi de kapsar.

Cumhuriyet, Türk milletinin kendi kaderini kendi eline alışının simgesidir. Onu korumak, sevmek ve güçlendirmek, her birimizin vatan borcudur. Çünkü Cumhuriyet; dünün emaneti, bugünün değeri ve yarının umududur.

Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın Türk milleti

28.10.2025
Telat EKİZ

Avatar
Cumhuriyet Bayramı mübarek olsun 1 hafta önce

Çok değerli dostum Selamlar

Avatar
abide 4 gün önce

Türk milleti köklü bir devlettir.

Avatar
Halil Özdemir 4 gün önce

Başkanım harika bir yazı