Dedi: İttifaklar, Türkiye’yi iki partili bir sisteme doğru mu götürüyor?
Dedim: Belki Cumhurbaşkanlığı sistemiyle de amaç buydu. Lâkin Türkiye için bu mümkün değil. Müslüman ülkeler açısından “başkanlık” sistemi “uyar” gibi görünse de Türkiye’nin demokrasi tecrübesi buna izin vermiyor. Türkiye ne Arabistan, Tunus, Cezayir ne de ABD, Almanya ve Fransa... Hiçbiri ile örtüşmüyor. Bir yandan demokrasi geleneği... Diğer yandan hassas iki kutuplu bir toplum sosyolojisi iki partili sisteme izin vermiyor.
Dedi: Daha açık ifade edersek... Mevcut iki ittifak açısından ele alırsak...
Dedim: Önce Millet İttifakı açısından ele alalım... Millet İttifakının, Cumhur İttifakından daha işler olduğunu düşünenlerdeniz. Ancak bu işlerlik konjonktürel bir keyfiyet. Bu ittifakı birleştiren tek keyfiyet Tayyip Erdoğan karşıtlığı... Yarın Tayyip Erdoğan olmadığında bu iki partinin ittifakı mümkün değil. Zira iki partiyi birleştiren hiçbir unsur yok. Milliyetçilik anlayışları bile farklı. Hâl böyle olunca iki partili bir sistemin bir ayağı gibi görülen Millet İttifakı o ölçüye oturmuyor. Bugünün şartlarının birleştirdiği bir ittifaktan ibaret...
Dedi: Cumhur İttifakı açısından ele alırsak nasıl değerlendiririz?
Dedim: Ben şahsen Cumhur İttifakı’nı tek başına “vatan ve millet” kaygısının oluşturduğuna inanmıyorum. Yani vatan elden gidiyordu!.. Kuşatılmıştık!.. Bu kuşatmayı yarmak için Cumhurbaşkanlığı sistemi gerekliydi!.. Onu gören Devlet Bahçeli bir bilge misali devleti ve milleti kurtardı!.. Bunlar önemli lakin başlı başına ittifak sebepleri olduğuna şahsen inanmıyoruz. Biz, Devlet Bey’in MHP’yi Meral Akşener’e teslim etmediği için Tayyip Bey’e duyduğu minnetten ötürü destek verdiğine inanıyoruz. Ancak bu karar verilirken yukardaki hususlarda dikkate alınmıştır.
İttifak birbirine yakın düşüncelerin birlikteliğinden oluşur. 1991 seçimlerinde Refah-MHP ittifakı gibi... Yani taban destekli olmalıdır. O dönemdeki ittifak, iki partinin tabanını da kuşatmıştı. Hâlbuki bugün MHP teşkilâtları tabloyu içlerine sindiremiyor. Aynı şekilde hem CHP hem İYİ Parti tabanları ittifaklara teslim olamıyor. Arıza çıkartıyorlar.
Dedi: Her ikisine de örnek verebilir misiniz?
Dedim: Cumhur İttifakı Samsun’da paramparça... MHP Milletvekili neyine güvendiyse kalkıp ittifaka meydan okudu. Bu meydan okuyuş il başkanlarına sirayet etti. Ardından iki partinin il başkanları da gitti. Milletvekili de muhtemelen yolcu. Trabzon’a bakalım... MHP İl Başkanı’nın AK Partiyi sorgulamadığı gün yok. Çünkü taban bu ittifaktan rahatsız. MHP’ye 3 ilçe veriliyor. Muhtemelen Trabzon’da da öyle olacak!.. Siz, seçime girmeyen MHP tabanının Yomra’da, Akçaabat’ta, Of’ta, Arsin’de AK Partiye oy vereceğini mi zannediyorsunuz? Biz hiç de öyle bir izlenim almadık. AK Parti ve MHP Genel Merkezlerinin dayatmaya dönüştürdüğü ittifak, belkide 31 Mart’ta beklediği sonucu alamayacak. Belki bir tek İstanbul’da başaracak.
Gelelim Millet İttifak’ına... Aynı şekilde partiler arasında aday tartışması yaşanıyor. Tek farkları son noktada Tayyip Erdoğan karşıtlığında birleşmeleri. Ancak bu ittifak daha önce de dediğimiz gibi konjonktürel bir keyfiyet. Bu noktadan bakıldığında Cumhur İttifakından daha fazla sonuç alıcı gibi gözüküyor.
31 Mart’tan sonra bu analizimiz üzerinden yeni bir değerlendirme yapacağız. Dolayısıyla okurlarımızın bu analizi o çerçeveden okumalarını istiyoruz. Zira biz sahadaki gözlemlerimizi yorumladık.