Şehri Emin Olmak:
Siyasetin ve siyasetçilerin Unuttuğu Bir Emanet
Siyaset sadece oy sandıklarında şekillenen bir güç mücadelesi değildir. Özünde emaneti yüklenip hakkıyla taşımak var.
Eskiden insanlar yöneticilerini seçerken ona bir unvan verirlerdi: “Şehri emin.”
Yani, şehrin emini, güvenilir kişisi. Bugün kulağa biraz romantik geliyor olabilir. Ama aslında o iki kelime, halkın yöneticisinden ne beklediğini özetliyordu: güvenilirlik, dürüstlük, emanet bilinci.
Bugün siyaset bu anlamları ne kadar taşıyor, tartışılır. Liyakatten çok sadakatin, doğruluktan çok görüntünün, hizmetten çok çıkarın yada reklamın konuşulduğu bir dönemden geçiyoruz.
Oysa siyaset, özü itibariyle bir emanet işidir. Ve bu emanet omuzuna yüklenen kişi, sadece bir yönetici değil; halkın umutlarının, geleceğinin, huzurunun da taşıyıcısıdır.
Peki Sadakat Kime Olmalı?
Sadakat, kişilere körü körüne bağlılık değildir. Asıl sadakat, ilkelere, değerlere, halka yani seni seçene olan bağlılıktır.
Bugün bir siyasetçi koltuğunu korumak için partisine sadık ama halkına karşı vefasızsa, orada sadakatin adı yoktur.
Sadakat, halkın güvenini boşa çıkarmamak demektir. Zor zamanda dönüp kaçmamak, çıkar uğruna değerlerinden vazgeçmemektir.
Velsasıl sadakat, halkla kurulan bağın en sağlam harcıdır.
Siyasetçi Sözünün Eri Olmalı....
Siyasette verilen sözlerin tutulmaması artık neredeyse kanıksanmış durumda. “Seçimden önce öyle söylemek gerekiyordu” cümlesi, siyasetin içini boşaltan, güveni tüketen bir ezbere dönüştü.
Oysa bir siyasetçinin en büyük sermayesi, sözüdür. Sözünde durmayan bir yönetici, eninde sonunda halkın hafızasında bir hayal kırıklığından ibaret kalır.
Söz, yalnızca ağızdan çıkan bir vaad değil; aynı zamanda karakterin, ahlâkın, niyetin göstergesidir.
Verdiği sözü tutan siyasetçi; sadece bir icraat yapmış olmaz, aynı zamanda halkın güvenini de yeniden inşa eder.
Şehri Emin Olmak, bugün bu kavramı tekrar hatırlamaya, hatırlatmaya ihtiyacımız var.
Çünkü bir şehrin ya da bir ülkenin emin ellere teslim edilmesi, sadece yönetsel bir başarı değil, ahlaki bir tercihtir.
Toplumlar yöneticilerine sadece yönetim yetkisi değil, aynı zamanda vicdanlarını da emanet ederler. O nedenle şehri emin olmak, sadece belediye başkanlığı değil; bir vicdan makamıdır.
Son söz:
Siyaset bir çıkar oyunu değil, bir güven imtihanıdır. Ve bu imtihanı ancak sadakatle, sözünde durarak, gönlünü, kulağını halka vererek, seçimden seçime değil her zaman halkın yanında ve emanete sahip çıkarak geçenler, halkın gönlünde kalıcı bir yer bulur. Belki de şimdi, yeniden “şehri emin” olmaya niyet eden liderlere ve onları talep eden bir topluma ihtiyacımız var.
Siyasetin ve siyasetçilerin Unuttuğu Bir Emanet
10 Kasım 2025 Pazartesi 11:03





