Türkiye’nin fındık üretiminde lider olduğu Karadeniz bölgesinde, kahverengi kokarca istilası, kuraklık ve zirai don nedeniyle en az 250 bin tonluk rekolte kaybı yaşandığı açıklandı.Dünyanın en büyük fındık üreticisi olan Türkiye’de, kahverengi kokarca adlı istilacı böcek, kuraklık ve zirai don etkisiyle fındık üretiminde son yılların en büyük kaybı yaşanıyor.Bahçelerde yaprak ve meyve dokularını emerek bitkilerin kurumasına yol açan bu zararlı türle kimyasal ve biyolojik mücadele çalışmaları devam ederken, üretici bu yıl ciddi bir verim kaybıyla karşı karşıya kaldı.Uzman incelemelerine göre, Doğu Karadeniz’de 250 bin tonluk fındık rekoltesi kaybı meydana geldi. Bu durum, son yılların en düşük üretim rakamlarının beklenmesine neden oldu.

TÜRKİYE'nin dünya ticaretinde lider olduğu fındıkta, mücadelenin sürdürüldüğü istilacı 'kahverengi kokarca' adlı böcek türünün yanı sıra, kuraklık ve zirai don tehlikeleriyle rekolte olumsuz etkilendi. Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Yönetim Kurulu üyesi Sebahattin Arslantürk, “Maalesef en az 250 bin tonluk bir rekolte kaybımız oldu. Bu da son yılların en büyük kaybı manasına geliyor” dedi.
Türkiye'nin dünya ticaretinde lider olduğu fındıkta verim ve kalite kaybına yol açan, fındık başta olmak üzere bahçelerde yapraklarını yiyip, suyunu emdiği bitkilerin kökünü kurutan 'kahverengi kokarca' adlı böceğe karşı başlatılan kimyasal ve biyolojik mücadeleler sürüyor. Nisan ayında yaşanan zirai donun yanı sıra iklim değişikliğine bağlı kuraklık ve kokarca istilası, üreticiyi tedirgin ediyor. Kuraklık, kokarca ve zirai don tehlikeleri, fındık rekoltesini olumsuz etkiliyor. Uzmanların incelemelerinde, Doğu Karadeniz’de fındıkta yaşanan 3’lü tehdidin yaklaşık 250 bin ton rekolte kaybına yol açtığı belirlendi.

‘EN AZ 250 BİN TONLUK BİR REKOLTE KAYBIMIZ OLDU’
Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Yönetim Kurulu üyesi Sebahattin Arslantürk, zirai don, kuraklık ve kahverengi kokarca zararlısının fındık tarımını olumsuz etkilediğini ifade ederek, “Kahverengi kokarca maalesef son yıllarda bölgemize zarar vermeye başladı. Sadece bölgemizle de kalmadı. Bakanlığımızın tespitlerine göre 33 ilde zarar söz konusu. Artarak devam ediyor. Toplamda baktığınız zaman 2025 mahsulünde kuraklığa bağlı 60 bin ton, kokarcaya bağlı 40 bin ton, nisan ayında yaşamış olduğumuz don da en az 150 bin ton olmak üzere maalesef en az 250 bin tonluk bir rekolte kaybımız oldu. Bu da son yılların en büyük kaybı manasına geliyor. Tüm zamanların en az rekoltesi bekleniyor. Bu sezon fındığa verdiği zarar 40 bin ton olduğunu öngörüyoruz. Geçen yıl bu rakam 30 bin tondu. Bu da yaklaşık 15 milyon TL civarında bir zarara tekabül ediyor. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde zararın boyutunun her geçen yıl artarak devam edeceğini şimdiden söyleyebiliriz” diye konuştu.
‘KESİNLİKLE YOK EDEMEYİZ, KONTROL ALTINDA TUTABİLİRİZ’
Kahverengi kokarcaların ilaçlanmasının yılda 3-4 kez yapılması gerektiğini belirten Arslantürk, “Sahada ilaçlama çalışmaları artarak devam ediyor ama artarak devam etmesi gerekiyor. Sadece bir kere ilaçlamanın yeterli olacağını düşünmüyoruz. İlaçlamanın mutlaka 3-4 kere yapılması lazım. Bu kışlağa yapılan bir ilaçlama. Nisan sonu mayıs başında kokarcalar kışlaktan çıkarken de ilaçlama yaparak popülasyonu ne derece azaltırsak vereceği zararı da o derece azaltacağımızı düşünüyoruz. Bu sadece 1 yıllığa bağlı bir olay değil. Yapılan çalışmaların 5 ila 10 yıl arasında sürmesi gerekiyor ki kokarcadan etkilenme oranımız minimuma insin. Kesinlikle yok edemeyiz. Ama belli bir kontrol seviyesinde tutabiliriz” dedi.
‘EN ETKİN TEKNİK BİYOLOJİK MÜCADELE’
Kokarcada biyolojik mücadelenin önemine değinen Arslantürk, “Biyoteknik, fiziksel ve biyolojik mücadelenin bu kimyasal mücadeleyle birlikte yapılması gerekiyor ki başarı daha kalıcı olsun. Dünyadaki örneklerde biyolojik mücadeleyle tedbirlerin alınabildiği gördük. Kimyasal mücadele de önemli. Fakat en önemli mücadele tekniğinin, biyolojik mücadele olduğunu asla unutmamamız gerekiyor. 2 yıldır bununla ilgili çalışma yapılıyor. ‘Japonicus’ denilen ‘samuray arı’nın üretim miktarının artırılarak haziran ayında çok daha fazla şekilde sunulması karşılığında elde edilecek sonuçlarda daha kalıcı olacağını öngörüyoruz. Fındık dışındaki şu anda 33 ilde varlığı ortada. Mutlaka fındık bölgesi dışında da gerekli tedbirlerin çok acilen alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.





