ADALET VE HUZUR İÇİN YOLA ÇIKTI

Değerli Hocam, öncelikle çıktığınız bu kutlu yolculukta sizlere başarılar diliyoruz. Kısaca sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?

28 Mart 1978’de Trabzon’da doğdum. 1999 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Harita Mühendisliği Bölümünden Harita Mühendisi olarak mezun oldum. 2003 yılında Harita Yüksek Mühendisi, 2009 yılında Doktor unvanı aldım. 2010 yılında KTÜ, Mühendislik Fakültesi, Harita Mühendisliği bölümüne Yardımcı Doçent olarak atandım. 2013 yılında Doçent unvanı aldım.

Neden Belediye Başkanlığı?

Ben yerel yönetimler, imar uygulamaları, kentsel dönüşüm, altyapı bilgi sistemleri, planlama, kent bilgi sistemleri ve arazi yönetimi konularında uzman bir akademisyenim. Bu alanda, 18 yıl akademik çalışmalar gerçekleştirdim ve çok sayıda belediye teknik personeline bu konularda eğitimler ve seminerler verdim. Türkiye’nin birçok belediyesine projeler yaptım. Bu projeleri uyguladık. Birçok bakanlıkta doğrudan yerel yönetimleri ve belediyeciliği ilgilendiren projeler yaptım. Kanal İstanbul Projesinin kamuya maliyetsiz kazanımı noktasında çalışmalar yaptım. Son olarak İmar Barışı çalışmalarında bulundum. Yani benim işim gücüm belediyecilik. Şimdi edindiğim bilgi, birikim ve tecrübelerimi doğduğum, büyüdüğüm memleketimde uygulamak, üzerimdeki sorumluluğu bir nevi yerine getirmek istiyorum. Bu bağlamda Belediye Başkanlığı görevine talip oldum.

Belediye Başkanı seçilmeniz durumunda, çalışma ekibinizi nasıl oluşturacaksınız? Böyle bir ön çalışma yaptınız mı?

Ben bütün yönetim mekanizmalarında en etkili başlangıcın, konusunda uzman, liyakatlı, dürüst ve adil alt kadroların göreve gelmesi ile mümkün olacağını düşünüyorum. Belediyelerde de durum aynıdır. Tek bir kişinin, belediyeciliğin tüm işlerinden anladığını söylemek kanımca çok yanlış olur. Bu süreçteki en yakın örneğim ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Sayın Cumhurbaşkanımızın o dönemde bu kadar başarılı olmasında ekibinin katkısı çok önemliydi. Bu ekip güçlü, yetenekli, adil ve ileri görüşlü bir belediye başkanı ile başarıdan başarıya koştu. Böyle bir görev verilmesi halinde, tam yetkili, üzerine basıyorum tam yetkili ve donanımlı, liyaktalı, ileri görüşlü üç danışman ataması yapılacak. Bunlardan biri imardan sorumlu olacak, biri fen ve altyapıdan sorumlu olacak, bir diğeri de çevresel ve sosyal yatırımlardan sorumlu olacak. Gerekli hazırlığı yaptık.

Çok yoğun bir süreç olacak. Seçilmeniz halinde bu yoğunluk katlanarak artacak.  Bu duruma ailenizin, eşinizin ve çocuklarınızın bakış açısı nasıl?

Geçen bir jargon okudum.. Bir seçim afişinden alınmış aynen şöyle diyor; “rahat olun, yengenizden izin alıp geldim. Gece gündüz hizmetinizdeyim.” Söylemek istediğini çok net ama bir okadar da mizahlı anlatmış. Ben, bu sürecin çok kolay olmadığını çok iyi bilirim. Bizati yaşadım çünkü. Ailemle istişare ettim. Zor olacağını hepsi çok iyi biliyor. Bu konuda eşime sonsuz güveniyorum. Çok zor zamanlarda her daim yanımda oldu, yine de olacaktır. Çocuklarıma da çok güveniyorum. Hiçbir sorun yaşanmayacak. Eminim.

2001 yılında AK Partinin ilk kuruluş sürecinde önemli görevler yaptınız. Gerek ilçe teşkilatında ve gerekse il teşkilatında yapısal hizmetler yaptığınız biliniyor. Hal böyle olunca teşkilatların size bakışı nasıl oldu? Süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

AK Partinin ilk kuruluşunda 2001 yılında çok çalıştım. Hep söylerim ve hatta geçenlerde sayın ilçe başkanımı ziyaretimde ona da söyledim. Bu binanın kalebodurlarını sırtımda taşıdım dedim. Gülüştük. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Kim bu hizmet kervanına bir taş koymuşsa hepsine cani gönülden teşekkür ederim. Evet ilk yıllarda çok emeğimiz oldu. Ama ben daha sonra, mesleğim gereği çok siyasetin içinde olamadım. Çok ama çok sevmeme rağmen olamadım. Dolayısıyla biraz eksik miyim? Evet eksiğim. Ama bu kapanmayacak bir açık değil. Yirmi gündür, başta bütün aday adayı arkadaşlarım olmak üzere herkesle konuştum. Köy köy, mahalle mahalle gezdim. Mümkün oldukça bütün dinamiklere kendimi ve amaçlarımı anlattım. Teşkilatların bana bakışı nasıl sorusuna gelince, her bir teşkilat üyemizle konuştum. Kendimi onlara daha ayrıntılı anlattım. Bu konuda zerre şüphem yok. Bana güveniyorlar. Ben de onların güvenine layık olacağım inşallah.

Aday olabilmek için nasıl bir strateji izleyeceksiniz? Yönteminiz ne olacak?

18 yıl süren belediyecilik çalışmalarımız, tecrübelerimiz ve bilgi birikimlerimiz en önemli stratejimiz olacak. Bütün kurgu bunun üzerinden başlayacak. Teşkilatlarımızın uygun görmesi durumunda zaten adaylık süreci kendiliğinden oluşacak. Ama benim asıl kurgum, belediye başkanı olduktan sonrasının üzerine. Projeler üzerine, insanlar üzerine, geleceğimiz olan çocuklarımız üzerine, çevre üzerine, sosyal hayat üzerine. Aday adaylığı süreci içinse, naif bir dille sadece hedeflerimi anlatıyor ve destek istiyorum. Hepsi bu kadar. Çok samimi olarak, bütün aday adayı arkadaşlarıma olması gerekenin bu olduğunu söyledim. Sonrasında birlikte Yomra ve Yomra’lı lobileri için çalışacağız dedim. Dolayısıyla biz sadece kendimizi konuşmalı ve anlatmalıyız diye düşünüyorum. Temel stratejim budur.

Aday olursanız, seçimi kazanma şansınızı ne kadar görüyorsunuz?

Çok ilginç bir soru oldu. Ben bunu hiç düşünmedim doğrusu. Aday olursam, yine aynı stratejiyi izlerim. Onu öncelikle söyleyeyim. Naif ve kucaklayıcı bir dil.. Sadece Yomra için planladığım 43 projemi anlatırım. Açıkça da şunu söylerim. Hedefim bunları yapmak. Ben yapacağıma da inanıyorum. Ama başarıda artı eksi %20 oynar. Bu toleransı da isterim. Ve sonrasında sonuçlar açıklandığında ben çok yüksek bir oy alırım diye düşünüyorum. Ben güzel ilçemin ismi ile çocuklarımızın gelecekte de, bizim gibi, gurur duymasını istiyorum. İlçemin ismi hep olumlu anılsın istiyorum. Bugüne kadar böyle oldu. Bundan sonra da böyle olsun istiyorum. Bunu sağlayabileceğimi halka ispatlamak istiyorum. O zaman başarı kendiliğinden gelecektir.

Mevcut ekonomik koşullar altında projelerinizin merkezi ya da yerel kaynaklarla çok zor tamamlanacağını ve bu yüzden kendini finanse eden belediye modeli geliştirdiğinizi söylediniz. Bu modeli biraz açabilir misiniz?

Bunu sayfalarca yazabiliriz. Üzerine çok konuşabiliriz. Hedefim alanında uzman personelle bir proje ofisi kurmak. Bunu bir projeolarak açıklamıyorum. Malum aday olmadan proje açıklayamıyoruz. Bir akademisyen olarak görüşlerimi söyleyeyim.

Biz proje çalışmalarını akademik hayatta çok tecrübe ettik. Öncelikle bir proje ofisi kurup, bu proje ofisinden yurt içi ve yurtdışı kaynaklı fonlara proje teklifleri yapacağız. Her alanda… Turizm, çevre, kültür, altyapı vb. her alanda. Yerelde, bakanlıklara DOKAP’a, DOKA’ya ve TOKİ gibi kurumlara proje hazırlıkları bu birim üzerinden yapılacak. Türkiye’nin AB’ye proje katkı payı 245 milyon Euro. Türkiye bunun sadece %15’ini kullanabilmekte. Yani yaklaşık 36 milyon euro. Geri kalan paralarımız başka ülkelere gidiyor. Bunu geri kazanmak zorundadır Türkiye. Yerel yönetimler bunun için çok önemli bir bileşen. Yomra’yı bu konuda Türkiye’de model ilçe haline getirmeyi düşünüyorum. Bu konuda, diğer belediyelere eğitim veren bir ilçe olacak Yomra. Marka olacak kısaca.. Dünya bankası fonları içinde durum aynı… Keza büyük yabancı kaynaklı sivil toplum örgütlerinde aynı kaynaklar var.

Halkın size karşı bakışı nasıl peki Yomra’da? Aday adaylığınız nasıl bir yankı buldu?

Doğruyu söylemek gerekirse, hiç olumsuz bir geri dönüş almadım. Beklediğimden çok daha iyi bir noktadayım. Zaten çalışmalara başlarken şöyle dua ettim: “Yaradan, nice gönüller fethetmeyi nasip etsin bana”. Böyle de oldu. Çok şükür. Yomra halkı beni sahiplendi. Bu benim için çok önemliydi.Çok kısa sürede çok yol kat ettik. Yaklaşık 5700 vatandaşımız ile görüştük, konuştuk, tokalaştık. Dertlerine ortak olduk. Fırsat buldukça da kendimizi anlatmaya çalıştık. Bu süreçte çok enteresan geri dönüşler de yaşadım. Geçen bir ayı değerlendirdiğimde, evet ben bu işi yaparım diyorum ve anormal bir huzur yaşıyorum. Sanırım bir sorumluluk hissediyorum kendimce.

Yomra’nın dününü, bugününü ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?,

Bence önemli olan ilçemizin dünü ya da bugünü değil. Asıl ve önemli olan ilçemizin geleceğidir. Bu kısmı çok konuşmalıyız. İşte ben burada olmak istiyorum. Ben de bu ilçenin geleceğine, belediyecilik birikimlerimle, adımı yazdırmak istiyorum. Bunu bir sorumluluk hissediyorum. Bu yazı, hak, hukuk, adalet, huzur ve şeffaflık üzerine bir yazı olsun istiyorum. Bütün belediyecilik fonksiyonları bu temel prensip üzerine inşa edilsin istiyorum. Altyapı yapalım, yatırım yapalım, akıllı bir kent kuralım, kendini finanse eden bir yatırım modelimiz de olsun, sosyal belediye kuralım, toplumu ön planda tutalım, sanata, bilime ve eğitime katkı verelim, bizim de Aziz Sancar’larımız olsun, bizim de Ara Güler’lerimiz olsun.. Ama bunlar olurken her daim hak, hukuk, adalet, huzur ve şeffaflık en temelimiz olsun. Bu temel üzerine inşa edelim herşeyi…İşte en temel yönetim tarzım budur. Bunu söylerken bile çok heyecanlanıyorum.

2023 Türkiye’si için, yerel yönetimlerde sizin hayalleriniz nelerdir?

Benim aslında adaylık sürecinde temel çıkış noktam, Yomra’mızı 2023 hedeflerine hazır hale getirebilmektir. Bu bağlamda da bu soru çok önemli. 2023 yılında Yomra Belediyesi öncelikle kendini finanse eden bir yapıya kavuşmalıdır. Sosyal ve kültürel projelerle yaşam alanları arttırılmalıdır. Eğitim, spor ve sanat altyapısı güçlendirilerek gelecek nesiller için uygun ortamlar hazırlanmalıdır. Altyapı çalışmalarında ise gelecek nesiller için en iyisini yapmalıyız. Yani Yomra’mız altyapısıyla, üstyapısıyla, genciyle, kadınıyla, çocuğuyla ve yaşlısı ile 2023’e hazır hale gelmelidir.

Ben özetle hayalimi şu şekilde cümlelere aktarabilirim; Yomra Belediyemizin, katılımcı, yenilikçi, modern, güler yüzlü, eşitlikçi, özgürlükçü, şeffaf, sosyal, akıllı; çocukları, gençleri ve kadınları ön planda tutan, tüm bireyler için güçlü toplum ve güçlü çevre oluşturmak adına hizmet veren ve hizmetlerin sürdürülebilirliğini sağlayan ve yerel kalkınmayı başaran, ve böylece halkımızın ihtiyaçlarını karşılayan bir belediye olmasını hayal ediyorum ve hedefliyorum.

Biz, örf, adet, gelenek ve göreneklerine bağlı kalmak şartıyla; her alanda öncü, çağdaş, modern ve akıllı bir kent yaratmalıyız.

Sosyal yönlerinizden, hobilerinizden biraz bahsedebilir misiniz? Örneğin, en son hangi kitabı okudunuz, sinemayla aranız nasıl?

Ben sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerin sadece boş zamanlarda yapılan işler olmaması gerektiğini düşünüyorum. Matematik ve fen nasılsa öğrenilir. Ama önemli olan sosyal olabilmektir. Çocuklarıma da bunu söylüyorum. Nasipse Yomra’mızda da her yaştan insanımızın, bu faaliyetleri yapabilecekleri, sosyal, kültürel ve sportif kampüsler inşa edeceğiz.Bana gelince; her akşam kitap okumadan kesinlikle uyumam. Genelde kişisel gelişim ve siyaset konulu kitaplar okurum. En son İkigai kitabını okudum. Şu anda ise Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı isimli kitabı okuyorum. Mark Manson yazmış. İlginç bir kitap. Ben okuduğum kitapları elekten geçirir, daha sonra web sayfamdan öğrencilerime, her ay öneri kitabım şeklinde paylaşırım. Çocuklarımla ve eşimle tenis oynuyoruz. Sıkça yürüyüş yaparız. En son Müslüm filmine gittik. Ve çok beğendik. En büyük hobim ise bağlamam. O benim stres topumdur. Tellerine vurdukça başka bir diyara geçerim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.