TÜİK verilerine göre suça sürüklenen çocuk sayısı geçen yıla göre yüzde 13 arttı. Avukat Lerzenur Asan Elik, cezai yaptırımların tek başına yeterli olmadığını, sosyolojik ve psikolojik etkenlere odaklanılması gerektiğini belirtti.
Adliye koridorlarının ve karakolların en önemli gündem maddelerinden biri haline gelen suça sürüklenen çocuklar, Türkiye’de ve dünyada sosyolojik bir yara olarak karşımıza çıkıyor. Ekol TV muhabiri Şeyma Kan’ın haberine göre, TÜİK verileri, geride kalan yılda 200 binden fazla çocuğun suça sürüklendiğini gösteriyor. Konuya ilişkin soruları yanıtlayan Avukat Lerzenur Asan Elik, sadece ceza hukuku temelinde bir yaklaşımın "sığ" kalacağını ve yeterli olmayacağını vurguladı.
"CEZA TEK BAŞINA ÇÖZÜM OLAMAZ"
Psikolojik açıdan cezanın caydırıcılığının yadsınamayacağını belirten Elik, sözlerine şöyle devam etti: "Ceza, insan psikolojisi açısından caydırıcıdır. Hem psikolojik boyutta, işleyen kişi açısından, hem de sosyal boyutta tüm toplumda o kişi üzerinden toplum korkutulur. Bu anlamda cezanın etkisi tabii ki de yadsınamaz ama tek başına çözüm olamaz." Bu sorunun çözümü için psikolojik, sosyolojik ve toplumsal sebeplere bakılması gerektiğinin altını çizen Elik, özellikle çocukların psikolog ve psikiyatristlere erişiminin önemine dikkat çekti.
ÜÇ FARKLI KATEGORİDE YAKLAŞIM
Türkiye'de suça sürüklenen çocuklar için üç farklı yaş kategorisi olduğunu belirten Avukat Asan Elik, mevcut düzenlemeleri detaylandırdı. Elik, "12 yaşındaki çocukla 17 yaşındaki çocuk aynı değil. Önce bundan bahsetmek istiyorum. 0-12 yaş grubumuz var, 12-15 yaş grubumuz var, 15-18 yaş grubumuz var" dedi. 0-12 yaş grubunun doğal olarak cezai ehliyetinin kesinlikle bulunmadığını kaydeden Elik, bu çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulandığını, bunların danışmanlık, eğitim ve sağlık tedbirleri gibi önlemler olduğunu ifade etti.
AYIRT ETME GÜCÜ DEĞERLENDİRİLİYOR
12-15 yaş grubunda ise mahkemenin çocuğun ayırt etme gücünün olup olmadığına baktığını belirten Elik, şunları söyledi: "Çocuk işlediği fiilin hukuki anlam ve önemini algılıyor mu? Ve bu algısı doğrultusunda davranışlarını yönlendirebiliyor mu? Bu çok önemli bir ayrım. Çocuk mahkemeleri önce buna bakar" Bu ayrımın tespiti için adli rapor ve sosyal inceleme raporu alındığını belirten Elik, sosyal inceleme raporunun çocuğun suça sürüklenmesindeki sosyal çevre, okul, aile ortamı, fiziksel ve ruhsal gelişim gibi faktörlere baktığını dile getirdi.
15-18 YAŞ GRUBU EN TEHLİKELİ KATEGORİ
En tehlikeli grup olarak 15-18 yaş grubunu işaret eden Avukat Elik, bu grup için yeni bir düzenleme yapılmak istendiğini belirtti. Günümüz gerçeğine bakıldığında basına yansıyan ve toplumda infial yaratan olayların çoğunluğunun bu yaş grubunda gerçekleştiğini söyleyen Elik, bu nedenle düzenlemelerin de bu yönde yapılacağını ifade etti.
"HAKİMLER ÜST SINIRA YAKLAŞMIYOR"
Elik, mevcut uygulamada 15-18 yaş grubunda yaş küçüklüğü nedeniyle cezalarda üçte bir oranında indirim yapıldığını belirterek, "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası varsa 18 yıldan 24 yıla kadar bir cezadan bahsediyoruz. Ama genelde üst sınıra çok yaklaşmıyor hakimler. Yani alt sınırın üstüne çok fazla çıkmadığı için biz 18 yıl dersek, bunun yatarı ceza infaz kanununa göre çocuk olduğu için 1/2. Bu ne demek? 9 sene. Denetimli serbestlik ve açık cezaevine baktığımızda bu rakam çok azalacak" şeklinde konuştu. Elik, bu durumun vicdanen ve hukuken zarar verdiğini söyledi.