OKSİJENSİZ KALAN BEYİNLER

Ülkemizde eş zamanlı olarak çıkan orman yangınları ciğerlerimizi yaktı. Aynı anda yüzlerce yerde yangın çıkıyor. Sabotaj mı değil mi araştırılıyor. Yetkililer araştıra dursun bizde iki çift kelam edelim. Şunu bilmeliyiz ki; milli meseleler her meselenin üstündedir. Siyasi kavgalar yerine milli meselelere odaklanıp geminin su almasına engel olmalıyız.  
Bu coğrafyada varlığımızı sürdürmemizin ve ebediyen kalabilmemizin her daim bedeli olmuştur, olmaya devam edecektir. Haini çok bir coğrafyanın çocuklarıyız. Her şeyi siyasallaştıran, kendine mevzi kazanmaya çalışan, bu şekilde herkesle işbirliği yapacak kadar mankurtlaşmış bir toplumumuz var maalesef. Yanan milyonlarca ağaç var. Ormanda yaşayan yabani ve evcil hayvanların yanında kül olan hayaller ortada duruyor. Bir ağaç için dünyayı ayağa kaldıran şarlatan sanatçılar ortada yok. Kim var itfaiyeciye yardım eden Anadolu kadını, itfaiyecilere su taşırken şehit olan cennetin çocuğu Şahin Akdemir ve isimsiz kahramanlar. Birde köşesine çekilip lüksünden taviz vermeyen ancak sosyal medyada doğa severlik kasan, fildişi kulelerinden viskisini yudumlayan, mahalle yanarken saçını tarayan haramzadeler. 
Muhalif olmakla kışkırtıcılık yapmayı karıştıran, iktidarı devirebilmeyi doğal afetlere, dışarıdan gelecek baskılara ve ekonomik krizlere bağlayan ideolojik sapkınlar var ülkemizde. Karşı tarafı yandaş, koyun olarak yaftalayan sözde okumuş merkepler. Kıtmir kadar olamayan zavallı tayfa. Bilmiyorlar ki insanların en tehlikelisi okumuş cahiller ve bilimi cebi için kullanan satılmış kölelerdir. 
Birde küresel ısınma diye tutturanlar var. Sanki küresel ısınma sadece Türkiye’de var. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa vs vs ülkelerde yok gibi. Sözde bilimsellik adına hikaye okuyup duruyorlar. Dikkatinizi çekerim, küresel ısınma yok demiyorum. Yangınları sadece küresel ısınmaya bağlamak en basit tabirle aymazlıktır.
Her şeyi küresel ısınma kolaycılığına bağlayan, ünvanları bilim üretmek değil cep doldurmak olan, ülke adına bir buluşa imza atmayan, ideolojik saiklerle toplumda kendine yer edinmeye çalışan sözde akademisyenler. 
Ormanların yanmasında piknikçilerin bıraktığı çöplerin, onların içinde bulunan cam maddelerin etkisi yok mu?
Küresel güçlerin vekalet savaşçıları olan terör örgütleri ve yandaşlarının katkıları yok mu?
Dedeağaç’a ve adalara silah yığan küreselcilerin katkısı yok mu?
Burada bütün akademisyenlere değil tabi ki sözüm. Gerçekten işini hakkıyla yapmaya gayret edenler yok değil. Onların yeri her daim ayrıdır. Sözüm kendi yetersizliklerini ideolojiyle kapatmayla çalışanlaradır.
Fondaş medyadan, fondaş akademisyenlere kadar küresel çetelerin içimizdeki uzantılarına çaresiz kalan devletime kırgınım dostlar. Hukuk çerçevesinde bunlara gereğini yapmayan, muktedir olmanın yolunun buradan geçtiğini anlayamayan iktidara da kızgınım. 
Ülkemizdeki orman yangınlarına karşı bir helikopter ve uçak filosu oluşturmayan, bu konu ile ilgili kiralama yönüne giden iktidara kızgınım. 
Dengesiz ve milli olmayan eğitim sistemiyle, ruhumuzla bağdaşmayan, aklı ile zihni gelişen ancak kalbi ve ruhu gelişmeyen bir toplumu dönüştüremeyen, irfanı bir kıyıya atan, yıllardır iktidar olmalarına rağmen hala eğitimde gerekli adımları atamayan/atmayan iktidara kızgınım. 
Sadece kendileri için daha çok sosyal hak kazanma gayretinde olan, gençliği düşünmeyen, geleceğimizden çok kendi sosyal ve ekonomik geleceğinden başka derdi olmayan sivil toplum örgütlerine de kızgınım.
Önderimiz, liderimiz Hz. Muhammed (S.A.V) ‘İnsan umudunu kaybetmediği müddetçe giden hersey yerine gelir. Canı yanan sabretsin can yakan canı yanacağı günü beklesin’ der bir hadisi şerifinde. 
Umudumuzu kaybetmiyoruz, canımızı yakanların canının yanacağı günü bekliyoruz. Herşeyi yakıp yıkabilirsiniz ama umudumuza asla dokunamayacaksınız. Tarihine yabancılaştırılan, köklerine yabancılaştırılan, sürekli popüler kültüre esir edilen, dijital faşizmin gönüllü kölelerine dönüştürülen, kullanışlı mankurtlara dönüştürülen gençliğimiz kurtarmak için mücadelemizden asla vaz geçmeyeceğiz.