"Şampiyonluğu çok istiyorum"

Trabzonspor’un genç yıldızı Abdülkadir Ömür, “Şimdi daha güçlüyüm” dedi.

Trabzonspor'un yıldız oyuncusu Abdülkadir Ömür, bordo-mavili takımda oynama hayalini kısa sürede gerçekleştirdiğini, şimdi ise şampiyonluk yaşamayı çok istediğini söyledi. Hayal kurmayı ve bu hayallerinin gerçekleşmesi için çalışmayı seven birisi olduğunu belirten oyuncu, "En büyük hayalim de Trabzonspor’da forma giymekti. Bunu kısa süre içerisinde gerçekleştirdiğim için ayrıca çok mutluyum. Son olarak da Trabzonspor’da şampiyonluk yaşamayı çok istediğimi vurgulamak istiyorum. Barcelona Kulübü’nün hayranıyım. Bu nedenle yapılan bu yakıştırmalar beni mutlu ediyor. Oyuncularından oyun sistemlerine kadar çok beğendiğim bir kulüp. Umarım ileride orada oynayabilirim" ifadelerini kullandı. Şimdi sizi Abdülkadir Ömür’ün kulüp dergisindeki röportajı ile baş başa bırakalım…

Hayatını şekillendiren baskın bir figür kim oldu ailede yahut okul yaşantında?

Fatih Tekke... Onun maçlarını, yaptığı hareketleri izleyerek büyüdüm diyebilirim. Mahalle aralarında başlayan futbol serüvenim Trabzonspor’da devam ediyor.   

Sen hayalperest bir çocuk muydun?

Neler vardı mesela futbolla ilgili hayallerin arasında? Hayal kurmayı ve bu hayallerimin gerçekleşmesi için çalışmayı seven biriyim. En büyük hayalim de Trabzonspor’da forma giymekti. Bunu kısa süre içerisinde gerçekleştirdiğim için ayrıca çok mutluyum. Son olarak da Trabzonspor’da şampiyonluk yaşamayı çok istediğimi vurgulamak istiyorum.

Yorumlar ve izleyiciler genellikle ismini Barcelona ile anıyorlar

 Bu yorumlarla senin yorumun ne olur? Barcelona Kulübü’nün hayranıyım. Bu nedenle yapılan bu yakıştırmalar beni mutlu ediyor. Oyuncularından oyun sistemlerine kadar çok beğendiğim bir kulüp. Umarım ileride orada oynayabilirim.

Top toplayıcılıktan bugünlere gelmek nasıl bir his?

13-14 yaşlarında top toplayıcılık yaptım. O zaman maçlar Hüseyin Avni Aker Stadı’nda oynanıyordu. İlk kez hocamız Salim Doğan bize maçlarda toplayıcılık yapacağımızı söylediğinde çok heyecanlanmıştık. Maçtan 3-4 saat öncesinden stadyuma gitmiştik. Oyuncuları ilk kez bu kadar yakından göreceğimiz için heyecanlanmıştık. O zaman ki anılarım çok güzeldi.

Kariyer hedeflerini sıraladın mı? İlk basamakta ne var? Ve günün birinde futbolu bıraktığında kariyerini nerede noktalamak istiyorsun?

Hedeflerim ilki A takıma çıkmak ve başarılar elde ekmekti. Bunu başardığım için mutluyum. Sırada şampiyonluk yaşamak var. Umarım bu hedefimi de gerçekleştirebilirim. Bu şampiyonluk sonrası amacım ülkemi yurt dışında en iyi şekilde temsil ekmek ve büyük hayallerimi büyük takımlarda gerçekleştirmek.

Sakatlığını ilk öğrendiğinde endişe duydun mu? İyileşme ve tedavi sürecinde umutsuzluğa kapıldığın oldu mu? Nasıl geçti o günlerin…?

Sakatlandığım an bunun ciddi bir sakatlık olduğunu anladım. Aslında bu sakatlıktan üç maç önce benzer bir travma yaşamıştım ama doktorlarımız durumu anlayamamıştı ve üç maç sakat sakat oynamıştım. AEK maçında kafa topuna çıkıp yere düştüğümde dizimden bir ses gelmişti. O an çok kötü bir şey olduğunu hissetmiştim. 10 yıllık futbol kariyerimde ilk kez böyle bir şey yaşamıştım. Maçtan sonra da doktorlarımız sakatlığımı açıklamıştı.  

Ailenin, arkadaşlarının tüm bu süreçteki rolünü nasıl anlatırsın? Bu süreçteki en büyük en etkili aktör kimdi?

Haberi ilk aldığımda babamı aradım. Ben tesislerde, babam evdeydi. Hem ben hem de ailem duruma çok üzülmüştü ama biz islamı en iyi şekilde yaşamaya gayret gösteren ve Müslümanlığı insanlığa yaymaya çalışan örnek aile olmaya çalışıyoruz. Aile olarak her işte bir hayır olduğunu tüm insanlara ispatlamaya çalışıyoruz. Bunu sakatlandığımda söylemiştim, babam da aynısını telefonda bana söyledi. Ayrıca, “Altı ay uzun bir süre gibi gözükse de zaman çabuk geçer” dedi. Üzüldük ama her işte bir hayır vardı. Dualarla bu süreci atlatmaya çalıştık.

Sakatlık sürecinin ardından daha güçlü döndüğünü düşünüyor musun?

Kesinlikle daha güçlü döndüğümü düşünüyorum. Özellikle fiziksel anlamda bazı eksikliklerim vardı. Bunu hocalarım, yorumcular ve taraftarlar da söylüyordu. Bunun ben de farkındayım tabi. Almanya’da bulunduğum süre içerisinde genellikle fiziksel antrenmanlar yaptım.  Güç topladım. 

Trabzonspor, altyapıdan oyuncu kazandırma hedefiyle yola çıktı bir süre önce ve Türk futboluna çok değerli futbolcular kazandırdı bile. Sence nedir bu işin sırrı?

Dört yıl önce Yusuf abiyle A takıma çıkmıştık ama altyapıda antrenmanlara devam ediyorduk. Sadi hoca beklemediğimiz bir anda bizi A takım kadrosuna aldı. A takıma çıkma hayali kuruyorduk ama o dönem önümüzde böyle bir örnek yoktu. Bizler A takıma çıkmaya başlayınca insanlar altyapıda çok nitelikli oyuncuların olduğunu gördü. Altyapımız bu anlamda Trabzonspor’u maddi anlamda rahatlatıp, geleceğe taşıyacak oyuncu zenginliğine sahip.. Bunlara vesile olduğumuz için çok mutluyuz. Kulübümüzün bu saatten sonra altyapıdan daha fazla oyuncu çıkaracağını düşünüyorum.  

Yusuf bir röportajında ben ilk taktiğimi anneannemden almıştım demişti. Sizin ailede kadınların arası nasıldır futbolla? Annenin büyükannelerin vs.? Konuşurlar mı futboldan?

Annem maçları takip eder ve eve geldiğimde yorum yapar. Annem her şeyimizdir. Özellikle ailece çay içerken kendisini dinleriz. Anneannem de bazen maçları izler ve kazandığımız maçlardan sonra arayarak tebrik eder.

En acımasız eleştirmenin kim?

Bazı taraftarlarımız bazen bilmeden sınırını aşan eleştiri yapabiliyor. Bu durum altyapıdan çıkan tüm oyuncuları üzüyor ama biz bir şekilde buna göz yumuyoruz. Umarım bundan sonra daha az eleştiri olur ve biz performansımızı daha üst noktalara çekeriz. 

Liglerin akıbeti muallak. Euro 2020 ertelendi. Geleceğe dair nasıl bir öngörün var? Bizleri neler bekliyor?

Özellikle ekonomik anlamda futbol dünyasının olumsuz etkileneceğini düşünüyorum. Kulüp gelirlerini büyük oranda yayın ve stadyum gelirleri oluşturuyor. Kulübümüz küçülmeye gidiyordu, ekonomik anlamda toparlamıştı hatta iyi bir seviyeye gelmişti. Ne yazık ki futbol dünyası virüsten fazlasıyla etkilenecek. Umarım bu sıkıntıyı en kısa zamanda en iyi şekilde atlatırız ve futbol devam eder.  

İnsanlar sana “Kendini geliştirmek istiyorsan yurt dışına git” demiş. Sence niye böyle söylüyorlar, Türkiye’de ne eksik? Sen ne düşünüyorsun?

Türkiye’den yurt dışına giden birçok genç Türk oyuncu var. Avrupa’da futbolun daha hızlı oynandığını ve taktik olarak daha farklı olduğunu düşünüyorum. İnsanlar da yurt dışına gidenlerin kendilerini daha fazla geliştirdiğini düşünüyorlar. Ülkemizde futbol daha yavaş oynanıyor. Burada futbol dışı olaylar da futbolu etkiliyor. Avrupa’da insanların daha fazla futbola odaklandığını düşünüyorum.

Futbol dışı hayatın nasıl geçiyor. İki yönlü bir cevap istiyoruz: Hem karantinadan önce nasıldı, hem de karantinayla neler değişti?

Çarşıbaşı’nda otuyorum. Kulübe buradan gidip geliyorum. Evde ailemle ve köpeğimle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Ayrıca köy hayatını ve yaylaları seviyorum. Karantina sonrası insanların farklı bir düşünceye kapılacaklarını düşünüyorum. Bu virüs insanlara hayatın nereye doğru gittiğini, nerede biteceğini, bu dünyanın burada bitip asıl dünyanın öteki tarafta olacağını bence hatırlatmış oldu. İnsanların bu düşünceye kapılmış olması lazım. Bazı İslami düşünceler anlamında çok gerideydik. Bu virüs olayının bizi biraz daha ayağa kaldırdığını düşünüyorum. Çünkü çok rahata alışkın bir ülkeye sahibiz, rahat bir topluluğa sahibiz. Herkesin bu olayda kendini sorguya çektiğini düşünüyorum. Bu olay sonrası umarım İslami şeyler öne çıkar çünkü camiler kapandı, artık kimse birbirine selam veremiyor, kimse birbirinin evine gidip muhabbet edemiyor, çay içemiyor. Yabancıymışız gibi en yakın akrabamızın evine bile gidemez olduk. Umarım bundan sonra insanlar biraz daha sakinleşmeyi, hoşgörüyü, birbirine yardım etmeyi daha faza ön plana çıkarır. Umarım bu virüs olayı bir daha yaşanmaz.

İşin iyi yanından bakacak olursak doğanın kendini yenilemeye başladığını görüyoruz. Sen bu virüsün hangi değerleri ön plana çıkardığını düşünüyorsun?  

İnsanlar evlerine çekilince ülke olarak ne kadar güzel bir doğaya sahip olduğumuzu görmüş olduk. Hayvanlar özgürce hareket etmeye, doğa kendini yenilemeye ve güzelleşmeye başladı. Bizler doğayı hor ve acımasız kullanıyoruz. Elimizdeki çöpü rahatlıkla yere atabiliyoruz. Dikkatli olmuyoruz. Şimdi yaşadıklarımızdan ders alıp karantina sonrası dikkatli ve duyarlı olmamız gerekiyor. 

Senin potansiyelini bilenlerin çoğu, henüz Abdülkadir Ömür’ün kendini gerçekleştiremediğini düşünüyor. Yani o patlamanın henüz daha yaşanmadığına inanıyorlar. Sen ne düşünüyorsun?

Ben de tam olarak potansiyelimi sergileyebildiğimi düşünmüyorum. 20 yaşındayım ve bu yaştaki birisi daha fazla şey başarabilir. Kendimi geliştirebileceğim başka noktaların da olduğunu düşünüyorum. Bu belirttiğim noktaları geliştirip Allah nasip ederse Avrupa’nın en iyi takımlarında oynayıp kendi potansiyelimin yüzde yüzünü bulabileceğimi düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de, Trabzonspor’da oynarken sizin de takdir edeceğiniz bazı saha dışı problemlerden dolayı kendimizi tam olarak sahaya veremiyoruz. Küçük bir şeyden bile etkilenen bir topluluğa sahibiz. İnsan olarak duygusal bir yapıya sahip olduğumuz için dışarıdan gelen en küçük bir etkene bile üzülebiliyoruz. Eğer bunu atlatabilirsek gerçek Abdülkadir’i yurt dışında sergileyeceğimi düşünüyorum. 

Uzun bir sakatlığın ardından geri döndüğün ilk maçta çimlere ayak bastığında neler hissettin?

Çaykur Rizespor maçında saha ayak basmıştım. Maçın son bölümüydü. Hocamın beni oyuna sokmasını çok istemiştim. Sanki ilk kez sahaya çıkıyormuşum gibi hissettim. Elim ayağım titriyordu. Üç yıldır A takımda oynuyorum ama altı ay sahalardan uzak kalmak bana iki yıl gibi gelmişti. Bizim işimiz ve mesleğimiz bu. İşimi en iyi şekilde yapabilmem için sahada olmam gerekiyor. Futbolu çok özlemiştim. 

Birçok oyuncu yaşadığı ağır sakatlık sonrası psikolojik travmayla da uğraşmaya devam eder. Yine sakatlanır mıyım diye düşünür. Sende böyle bir durum yaşandı mı? Ayrıca bu konuda herhangi bir destek aldın mı?

Uzun süreli sakatlıkların ardından insanlarda ufak tefek korkular olabiliyor. Yaptığımız birçok hareket dize bağlı. Bu nedenle birkaç maçta tekrar sakatlanma korkusunu hissetmiştim. Tam o kötü histen kurtulmuşken araya virüs girdi. Bu anlamda ara bana iyi gelmedi.

Almanya’da tedavi gördüğün süreçte dışarıdan baktığında takımın performansını nasıl buldun?

O zamanlar inişli çıkışlı bir grafiğimiz oldu. Bir türlü istenilen oyun tarzını sahaya yansıtamadık. Futbolcular da bazı problemlerden dolayı mutlu değildi. Kendim oynarken de o anları yaşıyordum. Biz bir türlü rahat maç kazanamıyorduk. Bıçak sırtımızda oynuyorduk. Almanya’da maçları izlerken çok heyecanlanıyordum ve kazabilmemiz için dua ediyordum. O süre zarfında takımın iyi performans gösterip, iyi noktalara geldiğini düşünüyorum.

Lig ve kupanın bu sezon eninde sonunda tamamlanacağını düşünürsek bu iki kulvardaki şansınızı nasıl değerlendiriyorsun?

Ligde lider durumdayız. Hem ofansif hem de defansif anlamda çok iyi bir kadroya sahibiz. Şampiyon olabilecek kapasitemiz var. Bunun hayalini hep kurduk. Antrenmanlardan önce hem hocamız hem de kaptanımız bunu belirtiyor. Şampiyonluğa yakınız. Kupa’da Fenerbahçe’yi ilk maçta yendik. Orada da hedefimiz var. Şampiyonluğu çok istiyoruz. 

Şampiyonluk beklentisi üzerinizde baskı oluşturuyor mu?

Tecrübeli oyuncularımız bundan pek etkilenmez ama benim gibi genç oyuncular bu baskıdan etkilenebilir. Trabzonspor uzun süredir şampiyon olamıyor ama bu yıl bu hedefe çok fazla yaklaştı. Şampiyonluğa inanan bir taraftara grubuna ve oyuncu kadrosuna sahibiz. İlla bir baskı oluyor. Şampiyon olan takımlar nasıl oynanacağını çok iyi biliyor. Biz de nasıl oynanacağını kendimiz üretmeye çalışıyoruz. Bazen kendi taraftarımız önünde oynarken baskı hissediyoruz çünkü onlar bizden mutlak zafer istiyor. Bizler de galibiyet istiyoruz ama her dakika geçtikçe daha çok baskıyı arttırdıkları için üzerimizde baskı oluşuyor.  

Kendi performansını, form durumunu sakatlık sonrası nasıl değerlendirirsin?

Sakatlık sonrası çok fazla oynama imkanım olmadı. Özellikle Yeni Malatyaspor maçında ilk 11’de yer almıştım. O maçta takımıma katkı sağlamıştım.

Hüseyin hoca ile görüştün mü? Senden beklentileri neler?

Hüseyin hoca ile yardımcı antrenörken daha fazla yakındık. Kendisinin teknik direktör olmasına çok sevindim. Alınan karar sonrası arayıp tebrik etmiştim. Çok iyi ve düzgün bir insan. Çok iyi bir hoca. Taktiksel olarak takıma önemli katkıları olduğunu ve olabileceğini düşünüyorum. Bu yolda bizimle birlikte yürüyor. Yaptığımız görüşmelerde, “Sen daha iyi bir oyuncu tekniğine sahipsin. Bunu dışarıya çıkartmıyorsun. Saha içinde rahat ol. Sen kendini ne kadar rahat hissedersen takıma da o kadar rahat hissettirirsin” dedi. Sürekli özgüven aşıladı. Onun bu yaklaşımı beni daha çok mutlu ve motive ediyor. 

Medyada sık sık transfer haberleri görüyoruz. Sen bu haberlerden etkileniyor musun?

Bu haberlerin çıkması hem benim hem de kulübüm için gurur verici olduğunu düşünüyorum. Özellikle sezon başı benim için oldukça hareketli geçmişti. Başkanımızla da görüşmeler yapıyorduk. Yüksek miktarda teklifler geliyordu. Beni gururlandıran kısım buydu. Hem kulübüme para kazandırıp hem de ülkemi yurt dışında temsil edeceğim. Bu yıl burada kaldım. Gelecek yıl ne olur bilemeyiz. Teklifler gelince çok mutlu oluyoruz. Her şeyin hayırlısını Allah bilir. Bize izin verecek olan başkanımızdır. Kendisinin izni olmadan bir yere gedemeyiz.

Bu sezon özellikle Sörloth ve Uğurcan performanslarıyla ön plana çıkmayı başardı. Bu iki oyuncumuzun performansları için sen neler söylersin?

Ben ve Uğurcan abi bu takımın en eskilerindeniz. Kendisiyle çok iyi bir ilişkimiz var. Geçmişte kendisine her zaman Türkiye’nin en iyi kalecisi olacağını söylerdim. O kapasiteye sahip bir kaleci. İnşallah tüm kariyeri başarılarla geçer. Sörloth’u ise bu sezon başı tanıma imkanımız oldu. Kiralık olarak geldi bize. Açıkçası bu kadarını beklemiyorduk. Çünkü kendisini tanımıyorduk. Bilinen bir oyuncu değildi. Kendisini burada ispatladı ve takımımıza önemli maçlar kazandırdı. İnanılmaz bir sezon geçiriyor. Umarım bu böyle devam eder. Trabzonspor’da mutluysa bizimle olmaya devam eder.

3 kelime ile Abdülkadir Ömür’ü nasıl anlatırsın? Hırslı, komik ve duygusal.

İnatçısın, mücadelecisin, zeki ve esprili de bir yönün var. Trabzon şehrinin karakteristik özelliklerini taşıyorsun diyebiliriz. Aynı zamanda sosyal yaşantının bozulmadan devam ettiğini de görüyoruz. Örneğin hala tarlada çalışıyorsun. Biz dışarıdan bakınca böyle görüyoruz, sen Abdülkadir’i nasıl tanımlarsın. Bize biraz kendini anlatır mısın?

Benim çocukluğum köyde geçti diyebilirim. Köy hayatını seven bir aileye sahibim. Genel olarak Karadeniz insanı bu hayatı sever. Çocukluğumdan beri tarla bellerim. Annem patates çıkarınca ben çuvala koyarım. Bunlar çok güzel anılar. Belki de o zaman yaptığımız işler fizik gücümüzü etkiledi. Kazmayla yaptığımız işler kollarımızı, dik yamaçlarda koşarak bacaklarımızı güçlendirdik. Fındık toplamayı çok severiz. Verdiğimiz molalarda pidenin arasına helva koyup yeriz, çay içeriz. Ben hala köy işlerinde aileme yardım ederim. Patates ekerim. Köy işlerinin bir şekilde yürümesi lazım. Ne kadar durumumuz iyi olursa olsun bu işleri atlamayız. Her zaman severek yaparız.

Çocukluk dönemindeki idolün veya idollerin kimdi?

Hâlâ sana ilham veriyorlar mı? Fatih Tekke çok büyük golcü, kaptan ve rol modeldi benim için. Altyapıda oynadığım dönemde kendisi bizim köye gelmişti. Büyük bir heyecanla yanına gitmiştim. Amcamla arası iyiydi. Futbol hayatım devam edince Messi’nin hayranı oldum. Onu izlemekten inanılmaz bir keyif alıyorum. Bana göre gelmiş geçmiş en iyi futbolculardan bir tanesidir.

Messi’ye benzetilmek nasıl bir duygu?

Her zaman Messi’yi izlerim. Onun yüzünden mevkiimi değiştirdim. Orta sahada oynuyordum. Sonra sağ veya sol açık oynamaya başladım. Sol ayaklı ve onun gibi top sürüp pas attığım için benzetiyorlar sanırım. Bu inanılmaz bir mutluluk benim için. Onun kadar iyi bir futbolcu bir daha gelir mi bilemeyiz ama ona benzetilmek çok güzel.

Yan yana oynadığınızı hayal ediyor musun?

Bunu sürekli hayal ediyorum. Bu durum bir futbolcunun gelebileceği zirve diyebilirim. Barcelona ve Messi hayranlığımı herkes biliyordur zaten. Yaşanılması zor bir hayal gibi görünüyor ama ben bu hayali her zaman kuruyorum. İnşallah Allah nasip eder. 

Trabzonspor tarihinin en ofansif gücüne sahibiz Takımımız genel olarak bir hücum takımı olarak değerlendiriyor.

Senin bu konuda yorumun ne olur? Ligin en ofansif kadrosuna sahibiz. Sosa, Sörloth, Nwakaeme, Guilherme, ben, Abdulkadir Parmak ve Ekuban gibi ofansif oyuncuya sahibiz. Hiçbir takımda olmayan bir ofansif güç bu. Maça çıkarken dile getirmesek de biliyoruz ki gol yesek bile fazlasını atabilecek güce sahibiz. Belki de Trabzonspor tarihinin en ofansif gücüne sahibiz. 

 

Anahtar Kelimeler:
FormaYUSUFBarcelonaSakat
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.