Enis Yıldırım Yazdı...

YOMRA’DA NELER OLUYOR? AVNİ ADANUR'UN CEVAPLAMASI GEREKEN SORULAR VAR!

Trabzon’da gündem bir süredir, Yomra. Yomra Belediyesi’nin faaliyetleri ve Yomra Belediye Meclisi üyelerinin tutumları şehir halkı tarafından yakından takip ediliyor. Yomra Belediye Meclisi’nde çoğunluğunu elinde bulunduran AK Parti grubu, Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık'ın icraatlarına engel olmak ve bu amaçla belediyeyi maddi kayba uğratacak kararlar almakla itham ediyor. Bu kapsamda da demeç savaşları yaşanıyor. Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, AK Parti grubunu Yomra düşmanlığı yapmakla suçluyor.

AK Parti ilçe teşkilatından ise cılız bir yanıt geliyor, suçlamalar reddediliyor. Devreye bu kez il başkanları giriyor. AK Parti İl Başkanı Sezgin Mumcu, partisine mensup belediye meclisi üyelerinin aldıkları kararların bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söylüyor. Mumcu'ya yanıt veren İYİ Parti İl Başkanı Azmi Kuvvetli ise AK Parti'nin Yomra'da pisliğe bulaştığını iddia ederek Mumcu'ya, "Bu pisliğe sahip çıkma" diye sesleniyor. Yomra’da pislik olup olmadığının cevabını sizlere bırakıyorum.

Yomra'da yaşanan bu süreçte bir isim olabildiğince geride durmaya gayret gösteriyor. Zaruret olmadıkça demeç vermiyor…  AK Parti Yomra İlçe Başkanı Avni Adanur'dan bahsediyoruz. Adanur, Yomra'da AK Parti'nin bir numaralı temsilcisi. AK Parti'nin Yomra'da attığı her adımın siyasi sorumluluğu İlçe Başkanı Adanur'a ait. Bu nedenle Adanur'un aşağıdaki sorularımıza yanıt vermesini bekliyorum.

1-Yomra Belediyesine ait 4 adet dairenin satışına engel oldunuz? Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, bu dairelerin satışından gelecek para ile çok amaçlı salon inşaatını tamamlamak istemişti. Partinizin yönettiği dönemden kalan borçlar nedeniyle şimdi bu daireler haczedildi. İcra kanunu gereği, daireler yarı fiyatına satışa sunulacak.  Bu durumda oluşacak kamu zararının sorumlusu kim olacak? Bu zararı cebinizden karşılayıp, aradaki farkı belediyeye hibe etmeniz gerekmez mi? Bunu yapmazsanız vicdanen rahat olabilecek misiniz?

2- Bu daireler, partinizin Yomra’yı yönettiği dönemde, belediyeye ait bir arsanın, müteahhide verilmesi karşılığında elde edilmiş. O dönem belediye meclisi tarafından bir karar alınmış mı? Encümen kararı ile mi bu işlem yapılmış? Döneminizde bu daireler neden Meclis kararı ile belediyenin tapulu malı haline getirilmemiş? Takas işlemini gerçekleştirdiğiniz iş insanı kimdir?

3- Belediyeyi partinizin yönettiği dönemde, belediyeye ait olan istasyonun satışı için dönemin Yomra Belediye Meclisi’nde kararı aldınız mı? Yeni dönemde Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık'ın burayı satmasına mani olmak için satış kararını iptal ettiniz. Buna gerekçe olarak da bu arsanın en az 25 milyon TL edeceğini, sizin bu fiyattan aşağısına satmamak kaydı ile satış kararı aldığınızı ifade ettiniz. Peki, en az 25 milyona satmak kaydı ile burayı satışa çıkardığınıza dair elinizde bir belge var mı? Bu şartı, belediyeyi partiniz yönetirken aldığınız satış kararına işlettiniz mi? O dönem bu yönde resmi bir kararınız yoksa, bugün 'biz orayı en az 25 milyona satacaktık' çıkışınız havanda su dövmek değil mi?

4- Söz konusu arazi, bugün sizin döneminizde yapılan kira sözleşmesi ile kirada bulunuyor. Ve kirası sadece aylık 10 bin TL. İddianıza göre en az 25 milyon edecek bir arazi için bu bedel düşük değil mi? Bölgemizde bir arazinin değerinin, 20 yıllık kirasına eşdeğer olduğu iddia ediliyor. 10 bin TL bedelle kiraya vermiş olduğunuz arazinin bedeli bu hesapla 2.4 milyon TL eder. Oysa siz o arazinin bedelinin en az 25 milyon TL olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu durumda aylık kirasının 104 bin TL olması gerekmez mi?  Yomra Belediyesi’ni partinizin yönettiği dönemde, söz konusu bu kira sözleşmesi ile kamu zararı oluşturduğunuz iddia ediliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

5- Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, partinizin belediyeyi yönettiği dönemlerde yapılan bazı iş ve işlemlerden ötürü suç duyurusunda bulundu. Bir inşaata ruhsat verilip, bir gün sonra yapı kullanma verildiğini iddia ediyor.  Belge gösteriyor. Partinize mensup bazı Belediye Meclisi üyelerinize ait arazilerin, belediyeyi partinizin yönettiği dönemde ticari alana çevrildiğini, Meclis üyelerinizin bu sayede büyük paralar kazandığını iddia ediyor. Bunlara ne cevap vereceksiniz?

6- Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, belediyeyi partinizin yönettiği dönemde çok ciddi bir şekilde mazot israfı yapıldığını, hurda araçlara mazot yazılması suretiyle bu israfın gerçekleştiğini iki kez üst üste iddia etti. Cevap vermediniz. Bir cevabınız olacak mı? O araçlara kaç TL mazot yazıldığını biliyor musunuz?

Başkan belki bu sorulara cevap verecek, belki vermeyecek ama benim çıkardığım sonuç, bir sonraki seçimde Yomra’da AK Parti artık konuşulmayacak. Bu yönetim anlayışıyla öyle bir parti kalmayacak.

Uzun adam değil, yalnız adam demiştim. Önceki yazılarımda. Maalesef tekrarlıyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptıklarını yerel teşkilatlar bir bir yıkıyor, yıkmaya devam ediyor. Böyle devam ettikçe sonuç kaçınılmaz olacaktır. Benden söylemesi…

Şimdi gelelim Mustafa Bıyık’a…

Size mi kaldı Sayın Başkan, yetimin hakkını korumak.  O 4 daireyi anlaşma yaparak yakınlarınızın üstüne niye geçirmiyorsunuz? Petrole neden ortak olmuyorsunuz? Sayın başkan yanlış yapıyorsunuz. Bir şirket kursanız, imar izni isteyenlerden yüzde 10 alsanız, olmaz mı? Mesala kendinize bir danışman bulup, onun üzerinden bu işleri yürütseniz, ne güzel olur dimi. Kimse ses çıkarmaz. İnşaatlara bir günde hem ruhsat hem yapı kullanma izni vererek bir iki daire alsanız olmaz mı? Kaçak kat çıkanlardan bir iki daire bahşiş alsanız ne güzel olur dimi. Yok yok, hurda araçlara yazılan mazotun ücretini cebinize niye indirmiyorsunuz. Devletin arazilerine para karşılığında dağıtsanız ne ballı kaymak olurdu dimi.

Tabi olmaz Sayın Bıyık, sizin bunları yapmayacağınızı biliyoruz. Yapanlara da göz yummayacağınızı gördük. Sayın bıyık, elinizde ne kadar usulsüz dosya varsa verin savcılığa. Yapsın gereğini devletin savcıları… Sonra çıkın halka anlatın, anlatın ki halk bilsin. Kimin ilçesini, kimin kendisini ne kadar düşündüğünü öğrensin.

DİVAN BAŞKANI SÜRMEN’İN TİTRİ SAYMAKLA BİTMEZ

Trabzonspor Divan Başkanlığı seçimleri öncesinde bildiriler havada uçuşuyor. Biz Bordo mavili renklere gönül vermiş insanlar olarak yaşananları hayretle izliyoruz… İstanbul’dan bir grup, divan başkanına saldırıyor.Kim bunlar? Divan başkanlığının varlığını son yıllarda herkese hissettiren Sayın Ali Sürmen’in eski dostları…  Ard arda bildiri yayınlıyorlar. Hatta bildirinin içeriğinden haberi olmayan Muhittin Öztürk’ün adı 5 kişinin arasında yar alıyor.

Sorun ne;

Divan başkanın kendi görüşleriyle örtüşmemesi… Neden onların çizgisinde yürümemiş olması.

Arkasında kim var?

Bildik isimler, karıştırıcılar. Kardan çok zararı olanlar. Beşiktaş sevdalıları…Trabzonspor’u kendi şirketi gibi kullanıp, kulübe adam yerleştirenler. Yerleştirdikleri yetmemiş gibi onlarında çocuklarını işe alanlar. Garip gureba iş bulamazken, bu kafalar kulübü eşe dosta peşkeş çekmişler.

Yazıktır günahtır, kurtulun bu egolarınızdan...  Düşün artık Trabzonspor’un yakasından. Yıllardır kulübün içindeydiniz bir karış yol alamadınız. Sizler bu takımı şampiyon yapamazsınız, yapamadınız da. Bugünü görüp geçmişe bakınca, sizi daha iyi tanıyoruz. Sayın Ali Sürmen’e gelince, o kadar çok titri var ki, sizde bir tanesi bile yok. Onun için Sayın Sürmen’i sizle tartışmaya girmeye bile gerek yok.

ELİNE MAKİNE ALMAYINI JÜRİ YAPARSAN

Trabzon’da bir haftadır 24 Şubat Yarı Maratonu’nun fotoğraf yarışması konuşuluyor. Gecekondu önünde çekilen fotoğrafın nasıl ödül aldığı tartışılıyor. Jüri üyelerinden bir ikisi hariç diğerlerinin fotoğrafçılığı bilmediği anlatılıyor. Hatta internet sitelerinde jüri üyeleri hakkında dolaşan iddialar var. Bunların bir kısmını ben de biliyorum. Benim bildiklerim, doğru mu? Kesinlikle doğru.

Bu arkadaşların bırakın jüri üyesi olmasını, iş bulması bile mucize. Ama gelin görün ki, her geçen gün kendilerine bir makam bulup, kurum bulup yazı yazıyorlar. Muhabir olmadan köşe yazarı olmuşlar. Üstüne üstelik fotoğraf uzmanı. Adama sormazlar mı, sen şimdiye kadar ne fotoğrafı çektin kardeşim?  Akademisyenleri tartışmıyorum bile, mezun ettikleri çocukların hali ortada, gazeteciliği çalıştıkları kurumda yeni yeni öğreniyorlar.

Bir haftadır yaşanan bu tartışmaların suçlusu kim? Tabi ki Trabzon Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanı Ayhan Pala… Öyle güzel bir maratona böyle jüri üyelerini seçersen sonucuna katlanırsın, Sayın Pala… Ayhan Pala ile ilgili yazı hakkımı sonraki haftalarda kaleme alacağım yazılara saklıyorum.

Yarışmada derece giren eserlere bakınca… Ne yarışmanın ruhuna hitap eden bir kare var, ne de şehrin simgelerinin yer aldığı bir fotoğraf…  Şimdi  iki adet fotoğraf paylaşıp, sizlerin takdirine bırakıyorum. Hangisi daha anlamlı?

TEŞEKKÜR EDERİZ SAYIN SOYLU

Bugün ki yazım da sizlere Trabzon Emniyet Müdürü Metin Alper’i anlatacağım. Gün yüzüne çıkmamış, bir olayı sizlerle paylaşmak istedim. Onu Trabzon’a gönderen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bir kez daha teşekkür ediyorum, kent adına… Sağ olun var olun Sayın Soylu…

Trabzon ve Ankara’da 28 yılını teşkilat içerisinde geçirmiş bir gazeteci olarak 17-25 Aralık sonrası ülkesine sahip çıkan polislerden biri olduğunu öğrendim, atandığı gün… Sonrasında tanıştık. Ortak dostlarımız çok çıktı. Orhan Çevik’in bıraktığı yerden aldığı bayrağı çok yukarı taşımayı başardı.

Hem teşkilatı için hem de kent halkı için elinden geleni yaptığını görüyoruz. Kentin sevgilisi  haline nasıl dönüştüğüne şahit oluyoruz.

Ben size bunları anlatmayacağım.

 Belki bana kızacak ve niye yazdın ne gerek vardı, diyecek. Ama bunu yazmam gerektiğini düşünüyorum. Yoksa nasıl anlatılır bir emniyet müdürü. Ben bunları kendisinden öğrenmedim. Şahit olandan dinledim. Sonunda yazmaya karar verdim.

Bu Ahmet nasıl adam abi, dediler…

Kim Ahmet diye sorunca, Emniyet Müdürü Metin Alper’in oğlu cevabını aldım. Ben de, “İnsan evladı, adam gibi adam. Ahmet’i yetiştirenlere bakın, çok doğal değil mi” cevabını verdim.

Metin Alperin’in muhterem eşleri çok asil bir öğretmen… Üç çocuktan biri doktor, biri avukat diğeri ise daha küçük. Şimdilerde öğrenci. Muhterem hocam eli öpülesi bir hanımefendi. Nasıl yetiştirmiş çocuklarını nasıl. Hele hele Ahmet, pırlanta, pırlanta…

Bakın Ahmet Trabzon’da neler yaşadı.

Of istikametinden Trabzon’a dönerken, yol uygulaması yapan görevli polisler Ahmet'in kullandığı aracı durdurur.

Polis memuru Ahmet’e sorar, niye makas attın.

Ahmet cevap verir.  Yok memur bey, sağ şeritten sinyal vererek sol şeride geçtim.

Polis memuru bu sefer ikinci soruyu yapıştırır. Korana bulaştıracaksın. Maskeni bile takmamışsın, nerede masken.

Ahmet, görevli polis memuruna, memur bey araçta tek başıma yolculuk yapıyorum. Kimse yok ki. Kime bulaştırayım. Cevabını verir.

Babasının emniyet müdürü olduğunu söylemez bizim Ahmet. Polis memuru da evraklarını inceledikten sonra Ahmet’e yolu açar.

Şimdi bunu niye yazdım biliyor musunuz?  Nasıl bir emniyet müdürü ve eşine sahip olduğumuzu öğrenmeniz için yazdım. Onu buraya gönderenlere teşekkür etmek için yazdım. İnsana nasıl değer verdiklerini anlatmak için yazdım. Böyle insanlara sahip çıkılması gerektiğini hatırlatmak için yazdım. Haksız mıyım? Teşekkürler Sayın Süleyman Soylu…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner63

banner105