NEDİR BU KHK’LI SEVDASI?

Dünya genelini saran ve DSÖ tarafından ‘Pandemi’ olarak tanımlanmasının ardından Covid-19 virüsüne karşı ülkemiz gerekli önlemleri arttırdı. 11 Mart 2020 tarihinde ilk vakanın görülmesi ile birlikte 23 Mart 2020 itibarıyla vaka sayısı 1529’a ölümler ise 37’ye yükselmiş durumda. 
Devletimiz virüsle mücadelede sağlık çalışanı, polis, asker ve diğer görünmeyen kahramanları ile (esnaf, sanatkar vs) can siperane mücadele verirken birileri kaos çıkarma peşinde. 
Önce bir gazeteci müsveddesi ‘vaka sayısı arttıkça alkışın yetmeyeceğini, bir an gelecek, KHK’lı sağlık çalışanları göreve çağrılacak’ dedi. 
Ardından yeni kurulan bir partinin genel başkanı ‘KHK ile ihraç edilen sağlık çalışanları, bilim insanları geri çağrılsın’ dedi.
Son olarak bir muhalefet partisi lideri ‘kamu sağlık kuruluşlarındaki eleman açığı hızla giderilmeli, KHK ile görevlerine son verilen ve haklarında kesin hüküm bulunmayan sağlık elemanları yeniden göreve iade edilmeli’ dedi.
Daha bir ay önce FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmalarının yürütüldüğü bir noktadan şimdi gelinen noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. 
Ortada bilinçli bir oyun oynanıyor sanki. Bu oyunun figüranlarına sormak gerek:
15 Temmuz’da şehit olan kahramanları geri getirebilir misiniz?
Şehit ailelerinin, çocuklarının çalınan hayallerini, babasız, anasız geçen günlerini geri verebilir misiniz?
Gözü yaşlı annelerin, sakat kalan gazilerin yaşamlarını geri verebilir misiniz?
Üzerinden tankla geçilmiş, sokak ortasından kafasına kurşun sıkılmış muhtarın, kafası koparılmış kadının durumunu gözünüzün önüne getirdiniz mi hiç.
Ankara Gölbaşında üzerine bomba yağdırılan, parçaları bulunamayınca ağırlık olsun diye tabutlarına taş konan özel harekatçıları göz önüne aldınız mı?
Darbe ile canı pahasına mücadele eden, günlerce uykusuz kalan kahramanları hiç göz önüne getirdiniz mi?
Ülke bir virüsle mücadele ederken daha tehlikeli bir virüsü milletin içine salmak hangi akılla bağdaşır. Fetö’nün donunu koklayan bir adamın bilim adamı diye millete yutturulmasının kime ne faydası var. Zalimden medet ummaktansa ölmeyi tercih eden bir millete KHK’lıları sunmak bu milletten olmadığınızın delili değil mi?Soru çalarak, nüfuz kullanarak devlet kademelerine gelen birilerinden umut beklemek acziyettir.
Unutma ey halkım:
Bunların doktoru milletin canını,
İmamı, Hocası milletin imanını alır.
Askeri/Polisi meclise bomba, halka kurşun yağdırır. 
İstihbaratçısı düşmana bilgi sızdırır.
Hakim ve Savcısı ‘Adalet’ yerine ‘zulm’ satar, kumpas kurar. 
Fetö’nün tedrisatından geçmiş, derslerine katılmış, toplantılarında bulunmuş kişilere ne anlatsanız faydasız. Küpün içinde ne varsa dışarıyada o sızacaktır. Emin olun hiç bir pişmanlık duymuyorlar. FETÖ'cü sağlık çalışanlarının nerede ise tamamı özel hastanelerde çalışmakta. Diplomaları ellerinde. Özel hastanelerde enfeksiyona bakacağına göre isteyen oraya gidebilir.
15 Temmuz darbe girişimi esnasında, FETÖ üyesi bir doktorun gaziye dediği şu sözü unutmayalım; ‘Sizi sokağa döken gelsin burada sizi tedavi etsin’. Her sıkıntılı dönemde KHK’lıları gündeme getiren kriptolar bu sözü dikkatlice okuyup bir daha düşünsün. Kendisini bu gazinin yerine kendini koysun.
KHK’lılara göreve çağırmak cinayetle eş değerdir. Bunu kim yaparsa bu cinayetin faili olur. Uykuda milleti sokmak için bekleyen, içi kin ve nefret dolu bir guruhtan kimse fayda beklemesin. Bize en büyük zararı bizden görünenler vermiştir. Ne İsrail, ne ABD nede İngiltere topluma bu kadar zarar veremezdi. Sonuç olarak ‘kırk yıllık kani olur mu yani!’