BİZANS OYUNUNA OSMANLI TOKADI 

Gazete 61’deki köşemde 11 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanan “Doğu Akdeniz’de Neler Oluyor” başlıklı yazımda “Ortadoğu petrollerine sahip olabilme adına Osmanlı İmparatorluğunu yıkanlar Doğu Akdeniz Rezervleri için de Türkiye’yi kutuplaştırma, çatıştırma peşinde. Biz birbirimizi yerken küresel sermaye gülerek şarabını yudumluyor” demiştim.
Görünen o ki milletimiz uykuda ancak devletimizin aklı uykuda değil. Doğu Akdenizdeki haklarımızdan vazgeçmediğimiz gibi hem Suriye’de hemde Doğu Akdenizde akıllıca politikalara devam ediyoruz. 
Suriye’de gerçekleştirdiğimiz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla terör kuşağını dağıtan ülkemiz, Doğu Akdeniz’de ki kuşatma planını da Cumhurbaşkanımız ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi ile 27 Kasım 2019 tarihinde Dolmabahçede yapılan anlaşma ile sınırlarımız net olarak ortaya konmuştur.  
Günümüze kadar Doğu Akdenizdeki haklarımızı Gambot Diplomasisi (Bir devletin hüküm sürdüğü yerleri kontrol altına almak için donanma vasıtasıyla askeri güç kullanarak baskı kurma amacıyla yapılan stratejik hamle) ile korurken daha ileri aşamaya geçerek artık sahada etkisi BM nezdinde de hissedilecek, hukuki altyapısıda tamamlanan önemli bir aşamaya geçildi. 
Doğu Akdeniz’de 2000’li yılların başında Hidrokarbon kaynaklarının keşfiyle başlayan süreçte Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Türklerinin eşit haklarını hiçe sayarak, 2003'te Mısır, 2007'de Lübnan, 2010'da da İsrail ile deniz sınırı anlaşmaları yaparak gaz arama çalışmalarına başladı. Türkiye ve KKTC bu anlaşmalara itiraz etti. Mavi Vatan’ın hile ile gaspına karşı, milli kodlarla donatılmış bir bürokratımız, Deniz Kuvvetlerinde görevli Tümamiral Dr.Cihat Yağcı tarafından bugün Libya ile yapılan anlaşmanın altyapısı hazırlanıyordu. 
Burada oynanan oyunun farkında olan devlet aklı harekete geçerek Kasım 2010’da o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Libya ile anlaşma için ilk çalışmalar başlatılmış ancak çıkan iç savaş tüm çalışmaların sonlanmasına neden olmuştur. BM tarafından meşru kabul edilen Libya Ulusal Mutabakat hükümetinin kurulması ile yarıda kesilen anlaşmalar Kasım 2018’de Hulusi Akar’ın Libya ziyareti ile yeniden hız kazanmıştır. 
Bu anlaşma ile; kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Alan sınırlarını BM nezdinde pekiştirmiş olduk. Petrol ve Doğalgaz için ruhsatlandırma yapma hakkını elde ettik. Yunanistan ve Mısır’dan önce bu anlaşmayı yaparak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sınırlarını net şekilde tarif edilmiş olduk. Türkiye ile Libya arasına “deniz yetki alanı şeridi” çekerek, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır arasında kalkan oluşturduk. Anlaşma ile birlikte Yunanistan ne Kıbrıs Rumlarıyla ne de Mısır'la Münhasır Ekonomik Alan  anlaşması yapamayacak. Türkiye, Akdenizde dışlanma ve yalnız bırakılma politikalarına karşı hukuki ve siyasi açıdan üstün konuma getirilmiştir. Güney Kıbrıs bizzat emperyalistler tarafından silahlandırılırken Türkiye’nin garantörlüğüne yönelik tehditler ortadan kaldırılmıştır. Libya tarafından tüm unsurları tamamlanan anlaşmanın 5 Aralık 2019 tarihinde TBMM’de onaylanarak resmi gazetede yayınlanmasıyla yürürlüğe girmiş ve anlaşma BM’ye de bildirilerek bölgedeki hak ve menfaatlerimizin hukuki altyapımız oluşturulmuştur.
Şimdi uyanık olma vaktidir. Ortadoğuda girdiğimiz bütün ortaklıklarda emperyalistlerin karşı hamleleri ile akamete uğratıldı. Mısır ve Sudan buna en büyük örnektir. Katar’da olduğu gibi Libya’dada gerekli hamleleri yapmalıyız. Emperyalistlerin kapı kulu terörist Hafter, Trablus’a yaklaştı. Unutmayalım dostlar, Anadolunun savunma hattı Trablus’tur, Bosna’dır, Kosova’dır, Afganistan’dır.