Kasım Süleymani isimli katilin öldürülmesi sonrası Molla Rejimi tarafından kamuoyuna yönelik kuru sıkı atışlar başladı. Bu hepimizin alıştığı bir şeydi aslında. İçimden bir ses umarım bu sefer böyle olmaz dedim ancak yine yanılmadığımı görmek beni üzdü içten içe aslında.
“Mezhepçilikten Bataklığa” ve “ABD/İran Gerilimi” başlıklı yazılarımda “İran, emperyalistler açısından Sünni dünyaya karşı kullanılan bir operasyon aracıdır.” demiştim. Bu görüşümü değiştirecek hiçbir emare yok ortada, aksine güçlendiren iddialar var.
Evet sevgili dostlar, Süleymani operasyonu İran/ABD ortak yapımı bir operasyondur. Amaç; ekonomik baskılar ve sokak eylemleriyle birlikte zayıflayan İran yönetimine oksijen sağlamaktı. Nitekim iç isyanlar (sokak olayları) durdu. Sürü psikolojisi ile hareket eden kitle Molla Rejimi etrafında kenetlendi. Rejim intikam naraları attı. Süleymani'nin ABD vatandaşı olduğu iddia edilen kızıda öyle. Savaş tehditleri havalarda uçtu. Peki ne oldu;
İran, ABD’ye ait iki üsse 22 adet balistik füze attı. Süleymaninin öldürülmesinde olduğu gibi üstlere saldırıda da ABD/İran yapımı bir tiyatro sergilendi. Üstlerde ABD askeri olmadığı gibi ölen yada yaralanan bir ABD askeri bile yoktu. Bir cenaze törenini dahi yönetemeyip yüzlerce ölü veren bir rejimden başka ne beklenir ki.
Peki ABD bu tiyatroda İran’ın saldırısına neden izin verdi; Herşey açık aslında. ABD saldırısıyla rejim aleyhinde protestolar bitirildi. İran’a saldırı izni verilerek de bölgedeki gücü pekiştirilmiş oldu. Yani İran güçlü devlettir, bağımsız politikaları vardır denerek Ortadoğuda at oynatmasına alan açıldı. Emperyalistler için Ortadoğunun kontrolünün sağlanabilmesi için bu olmazsa olmazlardan.
Kısaca ABD saldırısı rejimi toparladı, sözde İran saldırısı bölgede İran’ın nüfuzunu pekiştirdi ve perde kapandı.
Saldırı sonrası Trump’un açıklaması ilginçti. “İŞİD’in ortadan kaldırılması İran’ın yararına olacaktır. Bu sebeple birlikte çalışmak herkes için faydalıdır” diyerek her iki yapının da kendi kontrolünde olduğunu deklare etti. İran/ABD geriliminin bir tiyatrodan ibaret olduğu, kazananın ABD kaybedenin islam dünyası olduğu görüldü. İran kendisine biçilen rolü bu sefer iyi oynayamadı, deşifre oldu.
Önümüzdeki günlerde İran, Sünni bir ülkeye saldırıda bulunursa hiç şaşırmayalım. Amaçlanan Şii/Sünni çatışmasının fitili bu saldırı ile ateşlenebilir. Burada Türkiye cumhuriyeti devleti uyanık olmak zorundadır.
Doğu Akdeniz politikaları, özellikle Libya’ya asker çıkartmamız ve Suriye’de yaptığımız operasyonlar emperyalistlerin tekerine çomak sokmuştur. Rus uçağının düşürülme olayını unutmayalım. Aynı aklın tekrar devreye girmemesi için yetkililerin gerekli önlemi alacaklarına inancım tamdır.
VE PERDE KAPANDI
09 Ocak 2020 Perşembe 13:04
Açık açık abim yazmış. Yorumsuz